Bu insanların yetenekleri ve emekleri değerlendirilmeli ve otodidaktizm yeniden aktif hale gelmelidir. Bilindiği üzere otodidaktizm gelişimi hayat boyu devam eden insanın mevcut
Evdeneve geçen ve ekseri evlerde de bu lunmayan bir derenin suyu; çamaşırda, temizlikte, yemekte ve hatta içme suyu olarak kullanılırdı. Yağmur yağdığında dere bulanık aktığından evlerdeki sular da çamurlu ve bulanık akardı. Tülbent dediğimiz ince dokunmuş bir bezden süzer öyle içerdik. Kaynatarak içmeyi de bilmezdik.
Kaybedenler Kulübü kapandı Gezi Parkı eylemlerine destek veren sanatçılar, olayların gerçek rengi ortaya çıktıktan sonra adeta bir kaybedenler kulübü oluşturmuştu. Aradan geçen iki
KaybedenlerKulübü Filmi Oyuncuları ». Nejat İşler. Yiğit Özşener. Ahu Türkpençe. İdil Fırat. Barış Bağcı. Yapımcı: Tolga Örnek , Murat Dörtbudak , Neslihan Dörtbudak , Kemal Kaplanoğlu Favori: 2850 kullanıcının favori filmi Filmi İzleyenler: 4284 kullanıcı Kaybedenler Kulübü filmini izledi.
BasNews- Sivas’ta 2 Temmuz 1993’te Madımak Oteli’nde katledilen 33 kişi katliamın 29’uncu yılında anıldı. Türkiye’nin birçok yerinden Sivas’a akın eden binler sabah saatlerinde Sivas Kent Merkezi’nde bulunan Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Derneği ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Sivas Şubeleri önünde bir
Fast Money. losers club. kaan caydamli ve mete avunduk'un kent fm'deki radyo programi. bkz bnrp - normandia çıkartmasında, tüfekler elimizde işte, siper aldık..- uranyumdu di mi sizin tüfekler?- hayır canım şey.. standart.. tahta gecen gun rastladim da bayagi iyiymis - ne ictiniz usta?- abzolut- ne yediniz?- kerevit.. abzolut pompalamaya devam.....- erken bosalma sorunum kacta bosaldin abi?- saat 7 harbiden erkenmis.. "kim lan bu bkz erol egemen" fight clup taki kaybedenlerin kurdugu klup olsa gerek.. hazırlıyan tipleri görmedikçe sorun azından o acaip motorları alabilicek insanların ne kadar kaybetmiş olucaanı düşünene kadar okula söyle$i icin cagırdıgımızda 2 saat gec kalıp,gelince de hemen viski nerde diye soran ikili.1 sise viski ve cikolata olmazsa gelmeyiz demislerdibutun söyle$i boyunca viskiyi icip bitirdiler,1er paket kısa camel ve 1 pakette erimi$ cikolata para kaybettik onlara bunları alabilmek icin... -full-flo$-renk-kent......kaybedenler klubu..tarzi cok akillica bulunmus bi reklami olan ama mete ve kaan adli arkadaslarin kelime secmekteki zorlanmalariyla iskence haline donusen, insanin ruhunu gerebilen, duruma gore intahara surukleme yetisine sahip radyo programi.. madem kaybediyoruz, beraber kaybedelim daha cok kaybedelim diyenlerin kurdugu klup. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.
Denizli'nin 5 yıllık yerel iktidar hikâyesinin yazıldığı yerel seçimleri geride bıraktık. El değiştirilen belediyeler, sevinenler, üzülenler, itirazlar, başlayan devir teslimler. Bunları herkes yazacak, yorumlayacak. Peki, ya kaybedenler. Neden kaybettiler? İhtimal var mıydı sizce kazanmalarına? ADINDA "EFENDİ" GEÇEN BİR İLÇE BU EGOYU KABUL ETMEZ! Kaybedeceği gün gibi ortada olan ilk isim Muhammet Subaşıoğlu idi. Tabiri caizse bağıra bağıra kaybetti. Denizli, özellikle son otuz yılda farklı bakış ve davranış biçimlerinde onlarca ismi çıkardı bağrından ama hiç birinin egosu ve kibri; kişiliğinin önüne bu denli geçmemişti. Kendisine verilen krediyi bu denli hızlı ve bilinçsizce tüketen başka bir ismi sadece siyaset arenasında değil, sosyal yaşamda da görmek zor. AK Parti söylemleri ile birebir ters duran bu durumum üstüne, CHP adayı Şeniz Doğan'ın siyaset üstü ve birleştirici misyonu eklenince sonuç kaçınılmaz oldu. Merkezefendi, adında bile "efendilik barındıran bir ilçe" olarak kendine yakışanı yaptı. Sayın Subaşıoğlu’na tavsiyem ise, neden kaybettiğini anlamak için “Bay Sakin” Yücel Güngör’ü bile çileden çıkarmayı başardığı günlere kadar gitsin. ÖRGÜT, YIKILAN KALELERİN HESABINI SORMAYA HAZIRLANIYOR Yerel seçimlerin CHP kanadında kaybedeni ise hiç şüphesiz Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca. CHP Genel Merkezi'nin Denizli'de ki temsilcisi olan Karaca, özellikle Sarayköy, Çivril, Bekilli ve Güney'in kaybedilmesinde temel sorumlu olarak göze çarpıyor. Sarayköy ve Güney'de yanlış isimler ile yola çıkarak adeta ilçe belediyelerini AK Parti'ye ikram eden CHP'nin Genel Başkan Yardımcısı, son dakikada Sarayköy'de yapılacak ön seçimi engellediğine yönelik söylentilerle partinin en çok tartışılan ismi oldu. Çivril’de Ünal Karaosmanoğlu’nu aday olarak gösterip oy rekoru kırmak varken ve hatta ilçenin her kesiminden Karaosmanoğlu’nu istediklerini belirten farklı partilerden binlerce insan varken yine yanlış tercihte bulundu. Bekilli'de ise doğru adayın yanlış servisi ile ortaya çıkan manzarayı tek bir kelime ile anlatabiliriz, "HEZİMET" Başkan adaylarını bir kere olsun bir araya getirmeden 'yaptım oldu' mantığı ile hareket eden Karaca, Bekilli'nin kaybedilmesinde başrolü oynadı. Üstüne bir de gençliği küstüren politikalar ile başkan adayını yalnız bırakan duruş söz konusu olunca hezimet kaçınılmaz oldu. SIRA ÇOK ÖNEMLİ ÖNEMLİ; “HAMDIK, PİŞTİK, YANDIK” CHP İl Yönetimi deneyimsizlik kurmanı mı oldu demek lazım bilinmez ama kaybedenler kulübüne onları da yazmazsak olmaz. Kısa süre içinde Denizli’nin en deneyimli iki figürünün istifası ile sarsılan il yöneticileri, Göksel Erdoğan gibi büyük bir değeri de kaybedince fena halde bocaladı. İl Başkanının “evladımı kaybetmiş gibi hissediyorum” söyleminin neden olduğu yara bir daha kapanmadı. CHP’nin kronik “basın ve halkla ilişkiler alanında sınıfta kalma” alışkanlığından da vazgeçilmeyince bir seçim süreci daha güme gitti. Elbet yanacak olan yönetimin önce pişmeye ihtiyacı varken, hamlığını unutmadan hareket emesi önemli. Tabi, şunu da yazmazsak olmaz… Görünen o ki; ekibinin bir bölümü ve bazı fevri çıkışları ile kaybedenler kulübünde yer alsa da, Denizli siyaseti uzun süre Mahir Akbaba ismini zikretmeye devam edecek. MHP’DE DEĞİŞİM ŞARTTI FARZ OLDU Siyasetin en cilveli hali MHP için Denizli’de yaşandı desek yeridir. Onca yıllık tarihinin tam tersi adımlarla yola devam eden Denizli teşkilatı kazanılan iki belediyeden pay çıkarma derdine düşse de sokaktaki algı bambaşka. Çal’da Fethi Akcan’ın bireysel çabası, Buldan’da dağılmış bir Millet İttifakı ile kazanan MHP “aldım” dediği Serinhisar’ı AK Parti’ye kaptırdı. Pamukkale’de Grup Başkanvekili CHP’ye meclis üyesi İYİ Parti’ye giden MHP, 24 Haziran’da ortaya çıkan dev küskünler ordusuna yenilerini ekledi. Sonuçlar da açıkça gösterdi ki, MHP’de il yönetimin değişmesi şartken farz oldu. İYİ PARTİ İNADININ KURBANI OLDU Denizli’de Osman Zolan gibi, AK Parti +yüzde 5 olarak anılan bir isme karşı seçim almak elbette zordu. Ancak, kısa sürede oluşan ittifakı biraz daha zorlamayı denemek, sarstı. Kazanılması muhtemel 2-3 ilçe bu inadın kurbanı oldu. Ve tabi Çardak’ta son ana kadar devam eden belirsizliğin ardından açıklanan isim, kazanmak adına oluşan olasılıkları minimize etti. Buldan’daki kargaşa, Beyağaç’a kadar etki gösterince sonuç hüsran oldu. Kararlar nereden çıktı, kim verdi bilinmez ancak, kaybedenler kulübünde İYİ Parti’de acemiliği ile yerini aldı.
Çocuk Kitaplar 8-12 yaş • Roman Andrew Clements Türkçe yayın editörü Müren Beykan Türkçesi Mine Kazmaoğlu Kitaplarda kaybolanlar bu kulüpte buluşuyor! Bunun Adı Findel ve Karne Oyunu gibi romanlarıyla çok sevilen Andrew Clements, bu kez kitapların dünyasında kaybolmayı seven bir çocuğun gözünden, okul yaşamı ve okuma eylemine farklı açılardan yaklaşıyor. Her çocuğun kendine özgü yeteneği olduğunu hatırlatan roman, beklenmedik durumların yaratıcı çözümler doğurabileceğini gösteriyor, kişisel keşiflere dikkat çekiyor. Geri planda iletişim ve sorumluluk temalarını incelikli ayrıntılarla işlerken, dijital ya da basılı ayrımı yapmadan okurluğu yüceltiyor. Konusu Durmaksızın kitap okuyan Alec, tam bir kitapkurdudur. Okulun ilk günü, yine derste kitap okurken yakalanınca, soluğu müdürün ünlü kırmızı koltuğunda alır. Bundan böyle dersler bittiğinde Okul Sonrası Programı’na katılmak zorundadır. Neyse ki, OSP’nin harika bir çözüm olduğunu keşfeder Kitap kulübü kurmayı başarırsa, dilediği gibi sessiz sakin okuyabilecektir. Ancak, spor kulübündeki popüler Kent onu rahat bırakacağa benzemez… YAZAR Andrew Clements 1949’da ABD’nin New Jersey eyaletinde doğan Andrew Clements, Northwestern Üniversitesi’nde edebiyat eğitimi aldı, National Louis Üniversitesi’nde eğitim üzerine yüksek lisans yaptı. Çocukluğunda yaz aylarını telefonu, televizyonu, hatta kapı zili bile olmayan bir evde geçirmesi, yazarlığını derinden etkiledi. Şarkı sözü yazarlığı ve öğretmenlik yaptı, resimli kitaplar için metin yazdı. İlk çocuk romanı, 1996’da yayımlanan Bunun Adı Findel ’le Frindle büyük bir satış başarısı yakaladı, Amerika’nın hemen her köşesinde pek çok ödül kazandı. Peş peşe yazdığı, The Landry News Landry’den Haberler, 1998, Gizemli […] Yazar sayfasına git Yazarın diğer kitapları 2. baskı 10. baskı 9. baskı 17. baskı 30. baskı 32. baskı 72. baskı
Savaşın dahi bir namusu vardır. Yüce dinimizin bu konudaki amir hükümleri de belli. “Kadınlara, yaşlılara, çocuklara silahsız masum insanlara ateş etmek, öldürmek kesinlikle” yasaklanmıştır. Bu adi, şerefsiz, haysiyetsiz ve bir o kadar da namussuz katiller maalesef 15 Temmuz gecesi bunu yaptılar. Savaşın, bayrağın ve silahın namusunu kirletti gölgesinde büyümüş biri olarak darbenin her türlüsüne karşı olduğum için daha duyar duymaz kent meydanına gittim. Benim gibi darbe karşıtı insanları aradı gözlerim. Elhamdülillah yalnız değildim, yalnız değildik. Benim gibi milyonlar sel olup aktı meydanlara. Yine çok şükür ki bunun siyasetle, iktidarla alakası olmadığını idrak etmiş milyonlar vardı. Bugün aynı şeye kalkışılırsa yaşıma başıma bakmam yine çıkarım meydanlara. Ben darbelerin gölgesinde büyümenin acısını çok yaşadım, çocuklarıma yaşatmak istemiyorum. Bu kirli darbe girişiminde kaybedenler bu ülkenin fakir, gariban vatan sevdalısı insanların evlatları oldu, burası bir gerçek. Ömer Halisdemir gibi yamalı pantolonla, delik ayakkabılarla büyüyüp vatanı korumak için asker olan fedakar insanlar oldu. Bayrağını kapıp köprüye koşan ve orada haince kurşunların hedefi olan masum insanlar oldu kaybedenler arasında. Devlet sadece şehitlik payesi verdi, gerisini bilen yok, dertlerini dinleyen yok. Gazilerini arayıp soran yok. Kaybedenler kulübünde Berat Albayrağ’ı da unutmamak lazım. Harbiden kayboldu adam ortalıktan. Kim bilir belki de finansörlerin tekerine taş koyduğu için adamı yok darbeden altı yıl sonra darbeyi konu alan bir film yapılabiliyor. Geçen sene “mahrem” bu sene “kumpas” belgeseli ancak çekilebiliyor. Neden korkuluyor, kimden ya da kimlerden çekiniliyor bilinmez ama pısırık davranmak onları cesaretlendirmekten başka işe yaramaz. En baba ceza müebbet, bu ülkenin evlatlarının şehadeti yeterli gelmedi bir de katilleri besleyecek. Akıl alır gibi değil. Şunu itiraf etmek gerekir ki, darbeyi başaramadılar ama iyi organize oldukları bir gerçek. Darbe sonrası ortalığı iyi karıştırdılar. Demek ki yapılanma içinde böyle bir ekipte var. Hiçbir yerden gibi görünmemek, bu tür başarısızlıkla karşılaşılınca şunlar fetöcü, falanca fetöcü diye hedef saptırmak için özel görevlendirilen bir ekip var gibi. Öyle ya KHK komisyonuna on binlerce müracaat oluş masum olduklarını iddia ederek. Ben hala şaşıyorum bilinenler sorgulanmadan niçin bilinmeyen hedeflere yönelip insanları töhmet altında bırakırlar ki?Mesela Hüseyin Gülerce ne kadar itirafçı, ne kadar güvenilir bir isim ki hala Beyaz tv de program yaptırılıyor? Oysa darbeden birkaç yıl öncesiydi, Gebze Osman Hamdi bey kültür merkezinde bir program oldu ve konuk Hüseyin Gülerce idi. Hıncahınç dolu salona “ size okyanus ötesinden, hoca efendiden kucak dolusu selam getirdim, hepinize ayrı ayrı selamı var” diyerek her gruptan nurcuları coşturuyordu. Gebzeli siyasetçilerin gafletinden yararlanıyorlar zahir! Gebze halkıda kaybedenler kulübünde anlaşılan. Süreçler sulandırılmaya devam ettikçe bundan en çok zararı da Türk siyaseti göreceğini tahmin etmek kehanet olmasa bir gerçek ki millet her zaman kaybedenler kulübüne mecbur bırakılıyor. Pandemi süreci ve akabinde gelen zam yağmurları adeta darbeye karşı gelmenin faturası olarak yansıtılıyor millete. Belki darbe teşebbüsü içerisindekilerden de piyon olanlar vardı ve onlarda kaybetti. Asıl kazananlar bunları finanse edenler veya üst akıl dedikleri o meçhuldekiler. Etliye sütlüye karışmayan, her dönemin adamı olan yalaka tipler de kazananlar kulübündeler. Bunlar da tıpkı ülkenin elit tipleri gibi her şeyi kenardan izleyip, kim galip gelirse onlardanmış gibi görünen zavallı tipler. Kendileri kazanırlar ama ülkeye verdikleri zararı görmezler. Aslında yaz aylarımı kitap okumaya ayırmış, yazılara biraz ara vermeyi düşünüyordum. Zira kışın okullar açılıyor, günler kısalıyor, havalar soğuyor, elektrik ve doğalgaz fiyatları eskiden ikiye katlardı şimdi kat sayısını bile takip edemez olduk. Bizde malum yaz aylarının o rehavetinden ve Allah’ın nimetlerinden tatil yerine kitap okuma şeklinde yararlanalım dedik. Kitap okumaya devam lakin 15/07 şafak vakti filmini izleyince kendimi tutamadım, temmuz darbesinden sonra ikinci bir darbe daha yediğim için yaralarım tazelendi adeta ve yazayım dedim. Şartlar ne olursa olsun darbe kötüdür diye bir kez daha haykırayım istedim. Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile…
Haberler > Modern Hayat Eleştirisiyle Unutamadığımız Kaybedenler Kulübü'nden 22 Replik - 2324 Vizyona girdikten sonra bohemliğin, standart hayatın dışına çıkmanın ve özgürlüğün filmi Kaybedenler Kulübü'nün unutulmaz repliklerini derledik. 1. İyi geceler sayın dinleyen, sizinle yatmış mıydık? -Bu gece n'apıyorsunuz?-Sizi de standarttan ayırmasın. Evet bu gece n'apıyorsunuz?-Birazdan çıkıp bara n'apacaksınız?-Bilmem, eve dönücem. Yarın çalışıyoruz, hepimiz yatacaz. Ben bunu anlamıyorum ya, niye ayrı ayrı yatıyoruz? 2. Hadi gidelim ya. Köfteye gidelim, pompaya koşalım. -Çarçur ediyoruz burada değerli Kent dinleyenleri, Kaybedenler Kulübü burası. Bu akşam da programa her zaman olduğu gibi Montana Çetesi'ne, hayatı ve kadınları öğrendiğimiz- hala öğrenmekte olduğumuz- Kadıköy sokaklarına ve şehrin bütün kötü çocuklarına adadık. Burada sizinle sabaha kadar olmak isterdik ama taktir edersiniz ki sayın dinleyenler bizim de seks hayatımız var. İyi geceler sayın dinleyenler, eğer tabii böyle bir şey mümkünse. 3. Hiç satmayan kitaplar basıp hiç dinlenmeyen bir radyo programı yapıyorum. -Ne basıyorsun?-William Blake, Masumiyet Şarkıları. Bir de şey; Camela Lucida, Fotoğraf Üzerine çok iyi. 125 tane falan satar herhalde. Sonra biz sigara yakıp, depoda böyle kalanlara bakarız 'Ne kadar güzel bir iş yaptık diye.'.-125 satabilir misin sahiden? -Hiç satmayan kitaplar basıp hiç dinlenmeyen bir radyo programı çok iyi. 4. Çeviriyi n'aptın? -Çeviriyi n'aptın?-Başka işim vardı onla uğraştın?-... Ya işim vardı, germe. 5. Devamlı bir yarış ve kazanma zorunluluğu. -Hiç birisinin sana sahip olduğunu düşündüğü oluyor mu, ya da bir şeyin?-Evet, fark ettim bunu. Her fark ettiğimde de gitmek istedim. Bazı insanlar aile kurmaya önem verirler, yani buna değer verirler. Bazılarıysa başka bir takım şeylere değer verirler. Bunlara değer verirken neden değer verdiğini düşünmez birey, toplumun içinde erimiş olan birey. Toplum koleje girmeyi bir değer olarak sunduğu için artık o kişiliğini yok sayma halidir. Koleje girmek için yarışır, üniversiteye girmek için yarışır, iyi bir işe girmek için yarışır, güzel bir kadınla evlenmek için yarışır. Devamlı bir yarış ve kazanma zorunluluğu. 6. Yalnız kaldığın o anda 'Ne oldu be, şimdi ne olacak?' diyorsan kaybedensin sen. Yani o anda en büyük zaferin içinde kaybetmişsin. -Aslında kazanmak nedir ki? En büyük zaferi kazandığında bir Antonius olduğunu düşün. Paris'e geldiğini ve o takın altında olduğunu bütün insanların senin altında olduğunu düşün. Ve gücün en üstünde olduğunu... Yalnız kaldığın o anda 'Ne oldu be, şimdi ne olacak?' diyorsan kaybedensin sen. Yani o anda en büyük zaferin içinde kaybetmişsin. -Peki bunun farkında olmak, yaşlı bir Kızılderilinin dediği gibi hayatın bize sunamadıklarını mı sunar? Yoksa bir radyo dinleyicisinin dediği gibi sanat, diğer tüm şeyler gibi seks için midir? Yaşlı bir Kızılderili ne kadar yanılabilir?-Bazen konuşmak dinlemek ister. -Bazen yalnız kalmak arkadaş gitmek hiç gidememekten sonsuz neşeye dalar-Bazıları sonsuz geceye-Bazen ölürsün-Bazen ölemezsin. Bazen bütün koşullar uygunken bile kendinden uzaklaşmak ister gidersin, sırf dönebilmek ağlarsın ağlayamıyorsun bayağı içiyorsun. Bazen çok ama çok fazla içmek istiyorsun da bazen sen zaten içmeye Acıbadem'den bir taksiye biniyorsun 'Kadıköy' diyorsun. Bazen yüzüne bile bir kadın geliyor, oturuyor karşına ve ağlıyor. 'En çok korktuğum şey kadının göz yaşıdır' diyor kendi adına. 'Eğer çok sevdiysen' diyor, oysa bilmiyor ki sevmek de bir ana şeyin başı de. 7. Bana kalırsa hayat yanlış zamanda yanlış yerde olmaktan oluşur. -Bana kalırsa hayat yanlış zamanda yanlış yerde olmaktan hayatta? 500 milyon dolarlık bir satış mı yaptın yoksa Süveyş Kanalı'nı iki kere geçtin mi? 8. Peki hiç seks yaparken yumurta pişirdiniz mi? -En sevdiğiniz pozisyon ne mutfakta? etmez mi hepsi mi? hiç seks yaparken yumurta pişirdiniz mi? tahrik size kolay gelsin. Bundan sonraki hayatınızda iyi orgazmlar diliyorum. 9. Anılar anlatılınca acıtır. -Anılar anlatıldığında yitmez mi?-Anılar anlatılınca acıtır....-Neden her konuştuğunuzun ucu sekse dokunuyor?-Hayatta ucu sekse dokunmayan bir şey var mı? Varsa da biz bilmiyoruz. 10. Bazı adamlar var, bir hatunla 60 yıl falan geçiriyorlar beraber. -Hayır yani neden bir kadın yetmiyor?-Ya mesele yetip yetmeme meselesi değil. Bazı adamlar var, bir hatunla 60 yıl falan geçiriyorlar beraber. Bazıları da geçiremiyor işte. -Sürekli bir stok durumunuz var yani, 4-5 tane değil ki. Neden bu kadar çok olmak zorunda?-Ya oluyor, oluyor da ondan. Derin bir mevzu değil, takma yani. 11. Mayonezine pizza koysaydın. -Mayonezine pizza tadı o kadar iğrenç ki başka türlü etme, nasıl gidiyor?-İyi iyi, bayağı ilerledim. 12. Su, aktığı yerin rengine bürünmez ama sana öyle gelebilir. Ayrıca yol bitmez. -Yol, zamanın bir fonksiyonu değildir. Hız, yolun zamana bölünmüş halidir. İvme ve sürtünme katsayısı bizi ilgilendirmez. Yolda olmak bir hıza sahip olmayı gerektirir. Aksi durum, yolda durmaktır. Durmak sıkıcıdır. -Yolda durmak, yolda olmak anlamına gelmez. Yolda durmak, yolda durmak anlamına gelir. Yolun bittiği yerde durulmaz, ya önce durulur ya durulmaz. Bazen yolun kenarından renksiz duru sular akar. O sularda balık da vardır. Yolun yardığı tepelerin biri yeşil toprak diğeri bej olabilir. Su, aktığı yerin rengine bürünmez ama sana öyle gelebilir. Ayrıca yol bitmez. 13. Beşiktaş'taki Beşiktaş İskelesi mi Kadıköy'deki Beşiktaş İskelesi mi? -Napıyorsun?-Zihnimi dinlendiriyorum, ara olmadı duman gibi bir hatunla tanıştım. Dağıttı ne? nerede?-3 gün sonra Beşiktaş İskelesi'nde buluşacağız Beşiktaş'taki Beşiktaş İskelesi mi Kadıköy'deki Beşiktaş İskelesi mi?-Bilmem...-Bol şans. 14. İki şey hiç değişmiyor biliyor musun? Bir, kitapları hazırlarkenki heyecanım; bir de bastıktan sonraki hayal kırıklığım. -Sturgeon'un yeni bastığınız kitabını Öte'yi mi?-Çok güzel bir metin gerçekten. -Öyle ama depoya gömecez onu başkası basmazdı zaten o da benim şansım olmuş. Siz basmasaydınız ben şey hiç değişmiyor biliyor musun? Bir, kitapları hazırlarkenki heyecanım; bir de bastıktan sonraki hayal kırıklığım. 15. Abi sen karadutlu sevmiyorsun diye onu yedim, ahudutluyu şey yaptım. -Naber?-Standart. Doğru iskeleye gittin herhalde?-Evet. Dondurma kaldı mı?-Hı hı, ayırdım mı geçiyorsun lan benimle pezevenk! Bu mu lan ayırdığın?-Niye, yetmedi mi? Abi sen karadutlu sevmiyorsun diye onu yedim, ahudutluyu şey bir kere de sen al biz yiyelim nasıldı?-Çok farklı. İyi, iyi yani. Uzun zamandır böylesiyle tanışmadım. Neyse ben yatıyorum. Halıya dökmeyin ha. 16. Ya herkesin kendi düşüncesine sahip olması ne demek ya! Manyak mıyız biz? -Aklıma ne geldi biliyor musun Mete?-Ne geldi?-Sansür. Bence herkes sansürlenmeli. Devlet sadece televizyonları, radyoları, gazeteleri değil dergileri hatta düşünceleri bile sansürlemeli. Ya herkesin kendi düşüncesine sahip olması ne demek ya! Manyak mıyız biz? Hatta etrafta bence otosansür ajanları radyo cezaları yetmez ya. Düşüncelere de ceza kesmeliler. Kadın mı düşündün, bin dolar. O kadınla seks mi düşündün, iki bin o zaman zengin ettik RTÜK'ü be. 17. Farkında olmadan baktım ki sürekli sizin programı bekler oldum. Beklerken de bir baktım ölmeyi unutmuşum. -Adım Hakan. Uzun zamandır sizi aramayı düşünüyordum ama bu gece söylediklerinizi duyunca cesaretlendim. -Buyurun sayın dinleyen, kısa kesmenize gerek başlasam? Ressamım ben. Annemle oturuyorum, daha doğrusu oturuyordum. 1 yıl önce kaybettim annemi, çok yakındık. Resme o başlatmıştı beni. Böyle bir üzüntü, böyle bir acı yok. Aylarca yiyemedim, uyuyamadım, çizemedim. Sonunda da dayanamadım. Bitireyim, kurtulayım bu acıdan dedim. Nasıl olsa kimse fark etmez yokluğumu dedim. Güzelce de ayarlamıştım ne zaman nasıl yapacağımı. Size saçma gelecek belki ama yapmadan bir gece önce sizin programa rastladım. Oturdum sonuna kadar dinledim. Yalnızlıkla öyle güzel dalga geçiyordunuz ki, sonraki akşamı da dinleyeyim öyle yaparım dedim. Farkında olmadan baktım ki sürekli sizin programı bekler oldum. Beklerken de bir baktım ölmeyi unutmuşum. Programları kaydedip gündüzleri de dinliyorum. -Her porgramı değil herhalde?-Eh, biraz var. Ben size teşekkür etmek için aramıştım aslında. 18. Ben buyum kızım. Hiç saklamadım. Sana hiç yalan söylemedim. Hiç değişmedim. -Neredeydin?-Mete'yle Hakkı Usta'ya mu önemliydi Hakkı Usta? Bu akşam sende kalacağımı işte Zeynep, n'oluyoruz ya?-Yok bir şey. Neden programda arayan her kıza yazıyorsunuz? -Saçmalama mi saçmalıyorum? Sürekli her akşam seks muhabbeti yapan ben miyim? Yok sizinle yatmış mıydık, yok bize gelin, yok mu sence program? Yani ondan başka bir şey konuşmuyor muyuz?-Konuşuyor musunuz? babamla seni tanıştırsam? Sonra radyoda seni dinlese ne derim ben?-Tanıştırma o zaman babanla, neye kasıyorsun ki?-Tanıdığım en akıllı en bilgili adamsın, niye bunu harcıyorsun? Niye adam gibi kendini sağlama alacak bir şey yapmıyorsun? -Başlangıçta yaptığım her şey sana heyecanlı geliyordu. -Kitapların satmıyor, radyodan para almayı reddediyorsun, fotoğraf arada bir çekiyorsun. Niye adam gibi bir şey yapmıyorsun, 19 yaşında falan değilsin ki artık? -Ben buyum kızım. Hiç saklamadım. Sana hiç yalan söylemedim. Hiç değişmedim. Yani memnun değilsen, yani sana yetemiyorsam siktirip gidersin. 19. O anda bir örs düşse gökyüzünden, ancak 9 gün 9 gece sonra varabilirdi yeryüzüne. -Hiç gülümsemedi. Hiç, hiç gülümsemeyecek gibiydi. İyi bir gün batımından beklenebilecek her şey vardı oysa, gökyüzünde. Bütün o sıcak renkler, hafif bir esinti ve parfümünün kokusu. O anda bir örs düşse gökyüzünden, ancak 9 gün 9 gece sonra varabilirdi yeryüzüne. 20. Rock'n Roll'du oydu buydu derken hatuna ne kadar aşık olduğumu anlamamışım. -Rock'n Roll'du oydu buydu derken hatuna ne kadar aşık olduğumu anlamamışım. Ama olmazdı amir. Kadınların özelliği ne biliyor musun? Seni sen yapan özelliklere aşık olup, sonra senden o özellikleri almaya nasıl? de yayınevine ağırlık vereyim diyorum ya, basmak istediğim bir sürü kitap var. ...-Bence değişiklik zamanı. 21. Dediğin gibi abi, gerçekten çok yalnızız. -Hayrola?-Ceyda, ayrıldı benden. -Beraber miydiniz ki?-Büyük aşk yaşıyorduk, fark etmedin mi?-Kusura bakma ya. Bu ne?-Şöyle sap sap, baş başa bir yemek yiyelim dedim. Dondurma da aldım, ahududulu. Çeviriyi de bitirdim. -İyi misin oğlum?-Dediğin gibi abi, gerçekten çok yalnızız. 22. Hepinize iyi geceler diliyoruz değerli Kent dinleyenleri, tabii böyle bir şey mümkünse. Hoşçakalın. Kaybedenler Kulübü bitti. -Önümüzdeki salı gecesi ve bundan sonraki gecelerde sizinle birlikte olamayacağız. Kaybedenler Kulübü'nün bu geceki ve tüm nüshaları sona erdi. -Hepinize iyi geceler diliyoruz değerli Kent dinleyenleri, tabii böyle bir şey mümkünse. Hoşçakalın. Kaybedenler Kulübü bitti.
kaybedenler kulübünde geçen kitap isimleri