OtizmSpektrum Bozukluğu, yaşam boyu sürecek olan; kişilerin özellikle iletişim becerilerini ve dünyayı algılayışlarını etkileyen bir nöro-gelişimsel bozukluktur. Burada “spektrum” kelimesinin kullanılması, bu bozukluğun bir yelpaze hastalığı olduğuna işaret eder. 1Otizm Spektrum Bozukluğu erken teşhis edilebilir mi? Tamamen tedavi edilebilir mi? Otizm sosyal etkileşim, iletişim ve sınırlı ve tekrarlayıcı davranışlar olmak üzere üç alanda hafiften ağıra değişen düzeylerde yetersizlik ve bozulmanın görüldüğü durumları tanımlamaktadır (DSM-4, 200) Otizmli bireyler arasındaki bireysel farklar ve çeşitlilik belki de diğer AmerikanPsikiyatri Birliği DSM-5 Tanı Ölçütleri Başvuru Elkitabına göre Otizm Spektrum Bozukluğu'nun tanımı; Otizm Açılımı Kapsamında Bozukluk 299.00(F84.0) A. O sırada ya da öyküden alınan bilgilere (ayrıntılamaktan çok örnekleyen ) göre, aşağıdakilerle kendini gösteren, değişik biçimleriyle toplumsal iletişim ve toplumsal etkileşimde süregiden eksiklikler HafifDüzeyde Otizm Spektrum Bozukluğu. Otizm spektrum bozukluğunun hafif düzeyde olması, tanı konan kişi bu bozukluğun semptomlarının tamamını göstermiyor ya da mevcut semptomlar kendini daha hafif derecede belli ediyor demektir. 21. Otizm Spektrum Bozukluğu Tanımı Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nde otizm; hafif, orta ve ağır düzeyde otizmi olan birey olmak üzere sınıflandırılarak tanımlanmıştır. Buna göre orta düzeyde otizmi olan birey; sosyal etkileşim, sözel ve sözel olmayan iletişim, ilgi ve Fast Money. Hafif düzeyde zihinsel yetersizliği, otizm spektrum bozukluğu, öğrenme güçlüğü, görme ve işitme yetersizliği olan ve kaynaştırma eğitimlerine devam eden öğrencilerimize yönelik 5 ders için Türkçe, Matematik, Hayat Bilgisi, Fen Bilgisi ve Sosyal Bilgiler genel eğitim müfredatlarındaki kazanımlara hizmet eden etkinlik sayfaları tasarlanmaktadır. Etkinlik sayfalarından Matematik dersine ait "Matematiğe Hazırlık Ünitesi"nin etkinlik sayfaları şu şekildedir Uyarlanmış Etkinlikler UYET Matematik 1. Ünite 1. Konu ulaşmak için tıklayınız. Uyarlanmış Etkinlikler UYET Matematik 1. Ünite 2. Konu ulaşmak için tıklayınız. Uyarlanmış Etkinlikler UYET Matematik 1. Ünite 3. Konu ulaşmak için tıklayınız. Uyarlanmış Etkinlikler UYET Matematik 1. Ünite 4. Konu ulaşmak için tıklayınız. Uyarlanmış Etkinlikler UYET Matematik 1. Ünite 5. Konu ulaşmak için tıklayınız. Uyarlanmış Etkinlikler UYET Matematik 1. Ünite 6. Konu ulaşmak için tıklayınız. Uyarlanmış Etkinlikler UYET Matematik 1. Ünite 7. Konu ulaşmak için tıklayınız. Uyarlanmış Etkinlikler UYET Matematik 1. Ünite 8. Konu ulaşmak için tıklayınız. Uyarlanmış Etkinlikler UYET Matematik 1. Ünite 9. Konu ulaşmak için tıklayınız. Uyarlanmış Etkinlikler UYET Matematik 1. Ünite 10. Konu ulaşmak için tıklayınız. Uyarlanmış Etkinlikler UYET Matematik 1. Ünite 11. Konu ulaşmak için tıklayınız. Uyarlanmış Etkinlikler UYET Matematik 1. Ünite 12. Konu ulaşmak için tıklayınız. Uyarlanmış Etkinlikler UYET Matematik 1. Ünite 13. Konu ulaşmak için tıklayınız. Uyarlanmış Etkinlikler UYET Matematik 1. Ünite 14. Konu ulaşmak için tıklayınız. Uyarlanmış Etkinlikler UYET Matematik 1. Ünite 15. Konu ulaşmak için tıklayınız. Uyarlanmış Etkinlikler UYET Matematik 1. Ünite 16. Konu ulaşmak için tıklayınız. Uyarlanmış Etkinlikler UYET Matematik 1. Ünite 17. Konu ulaşmak için tıklayınız. Uyarlanmış Etkinlikler UYET Matematik 1. Ünite 18. Konu ulaşmak için tıklayınız. Uyarlanmış Etkinlikler UYET Matematik 1. Ünite 19. Konu ulaşmak için tıklayınız. Uyarlanmış Etkinlikler UYET Matematik 1. Ünite 20. Konu ulaşmak için tıklayınız. Uyarlanmış Etkinlikler UYET Matematik 1. Ünite 21. Konu ulaşmak için tıklayınız. Uyarlanmış Etkinlikler UYET Matematik 1. Ünite 23. Konu ulaşmak için tıklayınız. Uyarlanmış Etkinlikler UYET Matematik 1. Ünite 24. Konu ulaşmak için tıklayınız. Uyarlanmış Etkinlikler UYET Matematik 1. Ünite 25. Konu ulaşmak için tıklayınız. Otizm spektrum bozukluğu; dil ve iletişim, sosyal, duygusal, motor ve bilişsel gelişim alanlarında yetersizlikler ile kendini gösteren nörogelişimsel bir spektrum bozukluğunun nedeni halen daha kesin olarak bilinmemekle birlikte; genetik, biyolojik ve çevresel sebepleri olabileceği öne sürülmektedir ve bu konudaki araştırmalara devam edilmektedir. Otizm spektrum bozukluğunun bir tedavisi bulunmamaktadır. Otizm spektrum bozukluğunun sebebi net olarak bilinmezken spektrumdan etkilenme düzeyinin hafifletilmesinde ve bireyin ihtiyaçları doğrultusunda gelişim sürecinin sağlanmasında eğitsel destek önem spektrum bozukluğu, bireyde gözlenen belirtiler ve bireyin spektrumdan etkilenme şiddeti ile geniş bir dağılım göstermektedir. Bireyin otizm spektrum bozukluğu derecesi hafif, orta veya ağır şeklinde gruplandırılabilir. Cinsiyet değişkenine göre otizm spektrum görülme oranı değişebilmekte; erkeklerde spektrum görülme oranı kızlara göre 4-5 kat fazla Spektrum Bozukluğu Tanısından Önce Yapılması Gereken Tıbbi İncelemelerOtizm spektrum bozukluğu tanısından önce bireyin tıbbi incelemelerinin tamamlanmasında fayda vardır. Tüm tıbbi incelemelerin ardından, bireyde gözlenen fiziksel ve davranışsal belirtiler farklı bir hastalık ya da bozukluk ile açıklanamıyor ise otizm spektrum bozukluğu ihtimali akla gelebilir. Tanılama sürecine faydası olacak tıbbi değerlendirmeler şunlardırBireyin nöroloji uzmanı tarafından tıbbi muayenesi kulak burun boğaz uzmanı tarafından işitme muayenesi olması muhtemel metabolizma hastalıkları ilgili uzman doktorlar tarafından göz uzmanı tarafından göz muayenesi çocuk ve ergen psikiyatri uzmanı tarafından psikiyatrik incelemesi 5’ e göre OSB Tanı KriterleriOtizm spektrum bozukluğu şüphesi taşıyan bireyde gerekli tıbbi incelemelerin ardından DSM’5 kriterlerinin varlığı incelenir. Birey otizm spektrum bozukluğu tanı kriterlerini sağlıyorsa otizm spektrum bozukluğu tanısı alır. Tanılamada kullanılan kriterler ise şöyledir1. Sosyal etkileşim ve iletişim boyutunda dikkat çeken yetersizlikler Belirtilerin tamamının olması gereklidir.a Sözel ve sözel olmayan iletişimde yetersizlikb Sosyal karşılık verme düzeyinde yetersizlikc İlişki kurma ve ilişkiyi sürdürmede yetersizlik2. Sınırlı ilgi alanı ve tekrarlayıcı davranışlar. Belirtilerin en az ikisinin olması gereklidir.a Tekrarlayıcı davranışlarb Rutinlere bağlılıkc Sınırlı ilgi alanı d Duyusal uyaranlara tepkinin aşırı ya da düşük düzeyde olması3. İfade edilen belirtilerin erken yaşta görülmesi İfade edilen belirtilerin, bireyin sosyal, akademik veya mesleki yaşamını olumsuz etkileyecek boyutta olması Belirtilen tanı kriterlerini karşılayan başka bir durumun olmaması gerekir. Zihin yetersizliği, psikiyatrik bozukluklar gibi.Otizm Spektrum Bozukluğundan Etkilenme SeviyeleriHafif düzey otizm spektrum bozukluğu Osb’nin hafif düzeyli seyrinde, birey sosyal etkileşim kurmakta sınırlılıklar yaşayabilir. İletişim kurmaya isteksiz, sohbet başlatmakta ve sohbeti sürdürmekte yetersiz olabilir. Kişisel davranış örüntüleri sergileme, rutinlerin değişiminden huzursuzluk duyma, uğraştığı işi ya da sürdürdüğü oyunu sonlandırıp bir başka etkinliğe geçmek gibi durumlar osb’den hafif düzeyde etkilenen bireyler için güç düzey otizm spektrum bozukluğu Osb’nin orta düzeyli seyrinde, iletişim becerilerinin söz öncesi ve söz dönemi düzeylerinde belirgin zayıflıklar görülebilir. Sosyal etkileşimi geri çevirme, çevresinden gelen iletişim adımlarını reddetme, eylemlerde esnekliğin olmayışı, değişikliklere kapalılık, ifade yetersizliğinden kaynaklanabilen olumsuz davranışlar düzey otizm spektrum bozukluğu Osb’nin ağır düzeyli seyrinde, alıcı ve ifade edici dil becerilerinde ileri düzeyde yetersizlikler gözlenebilir. Bireyin anladığı ve kullandığı anlamlı birkaç sözcük olabilir. Birey, çevresinde olanlara karşı ilgisiz olabilir ya da yalnızca ihtiyaçlarının giderilmesi için çevresindeki kişiler ile etkileşime girebilir. Rutinlerin ya da davranışların değişmesi halinde aşırı tepkiler verebilir, değişime karşı direnç gösterebilir, öfke kontrol problemleri yaşta sağlanan kanıta dayalı müdahale programları ile otizm spektrum bozukluğundan etkilenme düzeyi azalabilmektedir. Uzmanların iş birliği ile otizm spektrum bozukluğuna sahip bireyin ve ailesinin ihtiyaçları doğrultusunda eğitim programları hazırlanmalı ve vakit kaybetmeden eğitim sürecine özel eğitim uzmanları ile başlanmalıdır. Otizm, yaşamın ilk üç yılında ortaya çıkarak etkilediği kişinin iletişim, sosyal uyum ve davranış şekillerinde bozukluklara yol açan nörogelişimsel bozukluktur. Amerikan Psikiyatri Derneği DSM V tanı kriterleri kitabında güncellemeler yapılmış “Yaygın Gelişimsel Bozukluk, Asperger Sendromu, Atipik Otizm” tanıları tek bir çatı altında “Otizm Spektrum Bozukluğu” tanısında toplanmıştır. Otizm spektrum bozukluğu hafif/orta/ağır şeklinde derecelendirilmiştir. Eski adıyla “Atipik Otizm” tanısının yerine “Hafif Otizm” tanısı yer almıştır. Halk arasında ise “Yalancı otizm, silik otizm, geçici Otizm …” gibi tanımlamaları duyarız. Atipik otizmi diğer otizm tanı gruplarından ayıran özellik bu çocukların otizm belirtilerine sahip olmasına karşın yeterli düzeyde tanı kriterlerine uymadığı için “Atipik Otizm/Hafif Otizm” tanısı kullanılır.“Atipik Otizm “ tanılı çocuklar tıpkı otizm’de olduğu gibi konuşmada ve iletişim kurma güçlüğü, gelişimsel gerilik, tekrarlayıcı konuşma tarzı ve sosyal uyum bozuklukları yaşarlar. Atipik Otizm belirtileri- İfade edici dil dediğimiz dil ve konuşma alanında gecikmeler ve güçlükler- Duyusal hassasiyet - Takıntılı ve tekrarlayıcı davranışlar- Kas gelişiminde gerilik- Sosyal uyum ve iletişim sorunları- Kaygı ve güven sorunları- Anlama ve algılama da güçlük çekme- Adına tepki vermeme ve sınırlı göz kontağı- İşaret ederek göstermeme- Taklit becerilerinde yetersizlik gibi sorunlar otizm belirtileri olarak gösterilebilirken atipik otizmli çocuklar da bunlar daha yoğun ve ağır düzeyde otizmin diğer tanılardan ayıran özellik erken tanı ve doğru eğitim yöntemleri ile bu çocukların otizm tablosunun karakteristlik özelliğine göre yaşadıkları sorunların aşılması ve düzeltilebilmesinin daha kolay olmasıdır. Çocuğa uygulanan müdahale ve eğitim programlarında kollektif ve disiplinler arası bir yaklaşım ki bu süreçte erken tanı, doğru müdahale ve eğitimin yanında ailenin desteklenmesi sürecin olumlu anlamda gidişatı için önemlidir. Bu yüzden aileler çocuklarını iyi gözlemlemeli farklı olan davranışlar konusunda “zamanla düzelir” bakış açısından uzak durmalıdır. Otizm tanısı konulunca ailelerin umutsuzluğa kapılmaması ve durumu bir an önce kabullenip, eğitime başlaması gerekir. Sürecin psikolojik yansımalarını çocuğun hissetmemesi için aileler psikolojik destek almayı düşünebilirler. Periyodik olarak çocuk doktoruna gidilmeli ve gözlenen farklı durumları uzmanınızla paylaşmalısınız. Çocuğunuza belirli aralıklarla gelişimsel tarama testleri yaptırmak gelişimsel problemlerin erken müdahalesi için “Erken tanı hayat kurtarır.”Instagram Bircan Tavas Gelişim ve Eğitim Otizm spekturm bozuklukları, son zamanlarda en yaygın rastlanan nörolojik bozukluktur. Hastalıkları Kontrol Etme ve Önleme Merkezi Centers for Disease Control Prevention’nin verilerine göre 2006 yılında her 150 çocuktan 1’inde otizm görülürken, 2018 yılında verilen son bilgiye göre de, her 59 çocuktan 1’inde otizm görülmektedir. Bu durum geçen her sene de artış göstermektedir. Bu sebeple son zamanlarda özellikle medya ve sosyal medyada konu edilerek çokça karşımıza çıkmaktadır. Yaşamımızda bu kadar karşılaştığımız otizm spektrum bozukluğu nedir ne değildir ve daha fazlası… O zaman başlayalım. OTİZM NEDİR? Otizm spektrum bozukluğu Autism Spectrum Disorders – ASD sosyal etkileşim ve iletişimdeki, bozukluklar ve sınırlı ilgi alanları ve tekrarlayan davranışların varlığı ile karakterize edilmiş nörogelişimsel bir bozukluktur. Otizm kelimesi, latince “kendi” anlamı taşıyan “auto” sözcüğünden türemiştir. İlk kez 1944 yılında Leo Kanner in “başka insanlarla ilişki kurmaktansa kendi yarattıkları dünyada yaşama eğilimleri” tanımı ile tanımlanmıştır. Otizim spektrum bozukluğunda Spektrum yelpaze kavramı kullanılmasının sebebi, belirtilerin her çocukta farklı seviyelerde görülmesi, görülen belirtilerin hafif düzeyde olması, hiç olmaması veya çok belirgin şekilde olması arasında değişimlerin yaşandığı belirli bir aralığın olmasıdır. —Yazımızda otizm “spektrum bozukluğu” yerine “otizm” kavramı kullanılmıştır. — Otizm yaşamın ilk 3 yılında ortaya çıkan ve hayat boyu devam eden bir durumdur. Otizm tanısı düşünüldüğünün aksine 12. aydan itibaren çocuk psikiyatristi tarafından konulabilir. Bu süreçte çocuğun Ve 12. aylarda sahip oldukları gelişimsel özelliklerine dikkat edilmelidir. Erken otizm tanısı ile birlikte erken müdahale, bireyin ileriki yaşlarda akranlarıyla arasındaki gelişimsel farkların kontrol altına alınması hususunda önem arz etmektedir. Bu doğrultuda uzmanlar, otizm şüphesi ile gelen çocukların gelişimsel tanılamasında öncelikle çocuğun takvim yaşıyla gelişim yaşı arasındaki uyumu inceler. Gerekli tetkiklerin ardından otizm tanısı konmuş çocuğun gelişimine uygun, bireysel özel eğitim ve terapi süreci başlar. Aksi durumda araştırmacıların saptadığı gibi çocuk gelişimindeki kritik yaşlardan sonra daha sınırlı bir gelişme görülecektir. Araştırmalarda, 4 yaşına gelmiş ve hiç eğitim görmemiş, orta derece ağır otizmli bir çocuğun, 8 aylık bir bebeğin davranışlarına eşdeğer davrandığı gözlenmiştir. Otizm Spektrum Bozukluğu’nda Tanı Otizmin tanılama sürecine gelecek olursak eğer, çocukta otizm belirtileri dikkatle incelenmelidir. Zira belirtilerin yalnız biri, otizm tanısı konulabilmesi için yeterli değildir. Çocukta, belirtilerin en az altısının gözlenmesi gerekmektedir. Belirtileri şu şekilde sıralayabilir İsmi ile seslenildiğinde bakmaması Otizm Spektrum Bozukluğu Normal gelişim gözlenen bebeklerin 6. aydan itibaren isimlerine tepki vermesi beklenir. Bir bebeğin 9. veya 12. aylarda olmasına rağmen seslenildiğinde tepki vermemesi bir sinyaldir ve anne babanın bu dönemlerde gelişimsel değerlendirme yaptırmaları çok önemlidir. Dikkat edilmelidir ki bu durum işitme problemi olan bebeklerde de görülebilir. Bu sebeple bebekte diğer otizm belirtileri aranmalıdır. Göz kontağı kurmama Bebekler 3. aydan sonra muhatabı kişiyle göz kontağı kurmaya başlar. Göz kontağı bu zamanlar kısa gözlenir. Ancak 6. aydan itibaren giderek artmaya başlar. İlerleyen süreçlerde takip edilmelidir. Göz kontağı kurmama tek başına otizm için yeterli bir belirti olmamasına rağmen belirleyici özelliklerden biridir. Yalnız kalma isteği ve izole yaşam Normal gelişim gösteren çocuklar, özellikle 9. aydan sonra başka birinin ilgilendiği oyuncakla veya yaptığı etkinlikle ilgilenmeye başlar. Ancak otizm tanısı almış bir çocuk başkalarının oynadığı veya ilgilendikleriyle ilgilenmezler. Kendi kurdukları dünyaya da kimseyi dahil etmek istemezler. Dahil olunmaya çalışıldığında “görmüyor” veya “duymuyor” gibi hissedilebilir ancak duyuyor ve görüyor, sadece iletişim ve etkileşim içerisine girmek istemiyordur. Bu durum “izole yaşam” olarak bilinir. Bu durum aynı zamanda konuşma becerilerinin gelişimini de etkiler. Dönen ve ışıklı nesnelere ilgi duyulması Otizm Spektrum Bozukluğu Dönen ve Işıklı Cisimler Otizmli birçok çocuk dönen ve ışıklı nesnelere karşı ilgilidir. Ancak bu ilgi normal gelişim gösterilen çocuklarda da görülmektedir. Otizm belirtisinin farkı ise çocuğun dönen ve ışık çıkaran nesneleri izlerken aynı zamanda stereotipik hareketlerle, diğer tamamlayıcı davranışlar da sergilemesidir. Otizmli çocukların birçoğunda ışıklı nesneleri takip ederken ses çıkardıkları da görülmektedir. Komut almama ve uygulamama Normal gelişimsel değerlendirmede bebeklerin 6. ayında uzanma, kavrama, tutma gibi becerileri yapabiliyor olması ve komutlara uyması beklenir. 9-12 aylık bebeklerin basit komutlara uymaması, uygulama noktasında zayıf kalması gelişimsel olarak dikkate alınması gereken bir durumdur. Otizmde en çok rastlanan belirtilerden biri komut alma ve uygulama becerisindeki zayıflıktır. Bu durum aynı zamanda taklit becerilerinin zayıf oluşundan ötürü dil ve konuşma gelişimi açısından da sorun teşkil eder. Tekrarlayıcı stereotipik hareketler Tekrarlayıcı hareketler; sağa sola veya öne arkaya doğru sallanma, çevresinde dönme, kanat çırpma, dokunma, nesneleri ağıza götürme, vb. şeklinde örneklendirilebilir. Bu hareketler normal gelişim gösteren çocuklarda da gözlenmektedir. Otizmdeki tekrarlayıcı hareketlerin bundan farkı, çocuğun bu hareketleri yaparken ses de çıkarıyor oluşudur. Otizmli çocukların bu hareketleri yapma nedeni çoğunlukla vücut bütünlüğünü korumaya yöneliktir. Otizmli bir çocuk kendi etrafında dönerken aslında vücut kısımlarını; elini, kolunu, bacağını daha yoğun hissetmektedir ve kendi adına bir bütünlük sağlamaktadır. Sıralama, serileme, dizme Normal gelişim gösteren bir çocuk legolardan kule yaparken çoğu zaman legoların renklerine dikkat etmeksizin kule yaptığı gözlenir. Otizmli çocuklar ise çoğunlukla legoların renklerine göre sıralayarak kule yapmayı tercih ederler. Renkleri gruplayarak veya bir kırmızı bir yeşil gibi serileme oluşturarak kulelerini yaparlar. Ekolali tekrarlı konuşmalar Ekolali, halk arasında papağan konuşması olarak da bilinir. Çocukların kendilerine söylenilenleri aynen tekrar etmeleridir. Günlük rutinlere bağlı olmak Otizm tanılı çocuklar, günlük yaşam rutinlerine normal gelişim gösteren çocuklara göre daha bağlıdırlar. Gün içinde yaptıkları aktivitelerin sırası, yapma şekilleri ve beraber yaptıkları kişiler onlar için çok önemlidir. İşaret parmağını işaret etmek için kullanmama Otizmli çocuklar, söylenilen yere bakma ve işaret parmaklarıyla işaret etme konusunda zorluk yaşarlar. Ancak bu belirti tek başına otizm tanısı konması için yeterli değildir. Aile bireylerinin yokluğunu farketmeme Bu durum otizm tanısı için önemli bir belirleyicidir. Çocuklar değerlendirmeye alındıklarında aile bir süre sonra odadan çıkar ve tepkiler izlenir. Öfke nöbetleri Otizmli çocukların birçoğunda öfke nöbetleri görülmektedir. Kendisini rahat ifade edememesi, ses, ışık gibi uyaranların rahatsız etmesi ve bunun fark edilmemesi veyahut öfke kontrolünün yeterince gelişmemesi sebebiyle öfke nöbetleri görülebilir. Otizm Spektrum Bozukluğu ve Beyin Otizm, nörogelişimsel bir hastalıktır. Beyindeki bazı bölgelerdeki hasarlar otizm spektrum bozukluğunu açıklamaktadır. Bu konuda otizmin beynin yalnızca bir bölümüyle ilişkili olduğunu söyleyemeyiz. Çünkü otizm, dikkat, duygu, düşünce ve konuşma gibi beynin farklı bölgeleriyle ilişkili olan işlevleri etkilemektedir. Bu husustaki araştırmalar devam etmekle birlikte, beynin amigdala, hipokampus, pariyetel lob, prefrontal lob ve bazı temporal lob kısımları gibi değişik yapılarında bozukluklar bildirilmiştir. Yapılan MR sonuçlarında ise bu durum sadece yapısal değil aynı zamanda bağlantısal bozuklukları da kapsamaktadır. Özellikle ön beyin bölgelerinde azalmış bağlantılar, beynin sağ ve sol olmak üzere iki yarısını birbirine bağlayan korpus kollozumda incelme saptanmıştır. Ayrıca otizmli bireylerde sinaps bağlantılarının da fazla olduğu bilinmektedir. Otizmin fare modelleri üzerinde yapılan çalışmalar sonucunda m TOR proteininin aşırı aktif oluşu eliminasyon eksikliğine sebep olur. Böylece beyin hücreleri fazla miktarda sinaps oluşturur. Fare modellerinde bu durumun normalize edilişi, farelerdeki otizm davranışlarında da azalma göstermiştir. OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUĞU NE NEDEN OLUR ? Otizmin sebepleri günümüzde hala soru işaretleriyle boğuşan bir konudur. Net, kesin ve tek bir sebepten bahsedilemez. Otizm tanısına neden olan davranışların birçok nedeni olduğu düşünülmektedir. Genetik anormallikler, doğum öncesi ve doğum sonrası enfeksiyonlar otizmden sorunlu tutulmaktadır. Anne karnında geçirilen kızamıkçık virüsünün pek çok organ anormalliğinin yanı sıra otizme de yol açtığı bilinmektedir. Birçok insan tarafından etkilenmeden taşınan zika, sitomegalovirüs gibi virüsler gebelik sırasında mikrosefali ve öğrenme bozuklukları gibi birçok nörogelişimsel bozuklukların riskini arttırmaktadır. Gebelikte ilk 3 ayda D vitamini düşüklüğü, otizm, davranışsal sorunlar, dikkat eksikliği riskini arttırmaktadır. Gebelik sırasında özellikle nöral tüp defekti riskini azaltmak için kullanılan folik asit, aşırı kullanımda otizm riski 2 kattan 17 kata kadar artabiliyor. Ayrıca anne karnında maruz kalınan alkol ve sigara da nörogelişimsel bozuklukları arttırmaktadır. GENETİK Mİ ? Bunların yanı sıra, erkeklerde daha sık görülmesi ve frajil X genetik hastalığına sahip bireylerin yaklaşık %30’unun, tuberoskleroz tanılı bireylerin ise %25’inin aynı zamanda otizme sahip olması araştırmaları otizmin genetik sebeplerine doğrultmuştur. Araştırmalar sonucunda otizmin %80 oranla genetik bir hastalık olduğu söylenmektedir. 15. kromozomun uzun kolu üzerinde, sentromere yakın bir alanda bulunan bir genin, otizme neden olduğu düşünülmektedir. Özellikle bu bölgedeki uzun duplikasyonların çiftleşmelerin otizm için %50 risk oluşturduğu öne sürülmektedir. Ancak otizm söz konusu olduğunda tek bir genden bahsetmek mümkün değil, otizme etki eden birçok genin olduğu düşünülmektedir. Otizme neden olan aday genler, ürününün beyin gelişiminde rol oynadığı veya otizmde rol oynayan beyin yapıları, nörotransmitterler veya nöromodülatörler ile ilişkili olduğu bilinen genlerdir. Serotonin geri alım inhibitörleri, dopamin antagonistleri ve bazı adrenerjik ilaçların otizmin davranışsal semptomları üzerinde olumlu etkileri görülmüştür. Bu nedenle, bu maddelerin reseptörlerini veya nörotransmitterlerini kodlayan genler, genetik çalışmalar için hedef alınan genlerdir. Özellikle Serotonin gelişim sırasında çok önemlidir ve eğer değişmişse yapısal beyin anormalliklerine ve otizmin temel davranışsal özelliklerine sebep olabilir. 2-14 yaş arası otizmlilerde yapılan incelemeler sonucunda otizmi olan çocukların belli beyin bölgelerinde serotonin sentezinde bozukluk saptanmıştır. “Her ne kadar birçok gen ve protein otizmin nedenleri olarak tanımlanmış olsa da, otizmin altında yatan beyin işlev bozuklukları hakkında aziz bir hipotez oluşturmak için işlevleri veya beyin gelişimindeki rolleri hakkında çok az şey bilinmektedir” ERKEKLERDEKİ OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUĞU FARKI Otizm, erkeklerde kızlara oranla 4 kat daha fazla görülmektedir. Bu durum erkeklerin beyinlerinin otizme yakın olması ile ilişkilendirilmiştir. Erkeklik hormonu olarak da bilinen, dişilerde böbrek üstü bezinden erkeklerde ise testislerden salgılanan testosterona, rahim içindeyken bebeğinin beyninin normalden yüksek dozda maruz kalması durumunda 12 aylıkken otizm belirtileri gösterme olasılığının arttığı gözlenmiştir. SON OLARAK… Otizm spektrum bozukluğu yaşamın ilk 3 yılında ortaya çıkan ve hayat boyu devam eden bir durumdur. Doğru yönlendirmeler ile bireyin yaşam kalitesinin artması ve normalize edilmesi sağlanmalıdır. Geçen her sene, tanı sayısındaki artış oranları bireyleri fark etmemizi sağlamaktadır. Otizmin dili, dini, ırkı yoktur. Unutulmamalıdır ki, otizm kontrol altına alınabilecek ve hayata kazandırılabilecek bir durumdur. Otizm spektrum bozukluğu sahibi Prof. Dr. Temple Grandin’in dediği gibi, “otistik akıllardan öğreneceklerimiz var” 🙂 Değinmediğimiz ama önemli olduğunu düşündüğünüz bilgiler için lütfen bize yazın. KAYNAKÇA Dan Bai, M., Benjamin Hon Kei Yip, P., Gayle C. Windham, P. M. & al, e., 2019. Association of Genetic and Environmental Factors With Autism in a 5-Country Cohort. JAMA Psychiatry, 7610, pp. 1035-1043. Ergün, E., 2019. Merhaba, Ben Otizm. 2 dü. Ankara KRİPTO Basım Yayın. Korkmaz, B., 2017. Ah Şu Otizm. İstanbul ABA Yayın. Rebecca Muhle, S. V. T. I. R., 2004. Genetics of Autism. Pediatrics, 1135, pp. e472-e486. Tang, G. e., 2014. Loss of mTOR-Dependent Macroautophagy Causes Autistic-like Synaptic Pruning Deficits. neuron, 835, pp. 1131-1143. YARARLANILAN KAYNAKLAR Tanrıdağı,O., 2017. Yazılar Otizm ve Beyin. [Çevrimiçi] Available at [Erişildi 6 Nisan 2020]. Otizm spektrum bozukluğu OSB, karsılıklı sosyal iletişim ve etkileşimdeki yetersizlikler; tekrarlayıcı, sınırlı ve basmakalıp davranışlar, etkinlikler ve ilgilerle tanımlanan genel olarak üç yasından önce beliren ve yasam boyu süren nörogelisimsel bir bozukluktur Boyd ve Shaw, 2010; Ekinci, Sabuncuoğlu ve Berkem, 2009; Heward, 2007; Landa, 2007. OSB tanısı bulunan bireylere sunulan uygulama ve teknikler genellikle bu tanıdaki bireylerin yetersizlik gösterdikleri sosyal gelişimi, dil gelişimi, sözel olmayan iletişim, oyun ve davranış yönetimi gibi alanlardaki becerilerin öğretimine odaklanarak bu bireylerin bağımsız yasamlarına katkıda bulunmayı amaçlamaktadır [National Autism Center NAC, 2010].Günümüzde OSB tanısı alan birey sayısının giderek artması, bu bireylerin daha erken yaslarda tanılanmaya ve eğitim almaya baslaması bu tanıdaki bireylere hizmet sunan uygulamacı sayısında artışa dolayısıyla da uygulama çeşitliliğine neden olmuştur Detrich, 2008; NAC, 2010. Bu durum hem aile üyeleri hem de uzmanların en etkili uygulamayı seçme gereksinimini ortaya çıkarmıştır Odom ve Strain, 2002; Odom ve arkadasları, 2005. Bu gereksinimin, etkili olduğu ortaya konmuş bilimsel dayanaklı uygulamalardan yararlanılarak karsılanabileceği konusunda uzlaşılmış, bu da çeşitli kuruluşların bu uygulamaların neler olduğuna iliskin çalısmalar yapmasına ön ayak dolmuştur NAC, 2010.Bilimsel dayanaklı uygulamaları belirlemek için çeşitli kuruluşlar National Autism Center–NAC, National Professional Development Center-NPDC tarafından yapılan çalısmalarda bu uygulamalardan birinin öykü temelli uygulamalar olduğu ortaya konulmustur. Öykü temelli uygulamalar, Ulusal Standartlar Projesi ve Amerikan OSB Mesleki Geliştirme Merkezi tarafından hedef davranısa iliskin sosyal durumun betimlendiği belli bir formatta yazılan öykülerin, yazılı senaryoların ya da karikatürle iletisim comic strip conversations gibi yazılı metinlerin öğretim amaçlı kullanıldığı uygulamalar olarak tanımlanmıstır. Sosyal öykü uygulamaları ise bu uygulamalar arasında en bilinen ve yaygın olarak kullanılandır. Bu çalısmanın amacı OSB tanısı bulunan bireyler için etkili olduğu kanıtlanmıs sosyal öykü uygulamalarını tanıtarak sosyal öykülerin yararları ve sınırlılıkları, yazımı ve cümle türleri, öyküyü yazma asamaları, öykünün uygulanması, sosyal öykü arastırmaları ve özellikleri konularına iliskin açıklamalarda bulunmak, bu açıklamalar ısığında uygulamacı ve arastırmacılara öneriler Gray ilk kez 1991 yılında beden eğitimi sınıfındaki bir öğrencisiyle yasadığı zorluklar nedeniyle kuralları ve doğru tepkileri tanımlayan bir öykü yazmıs ve bu öykü sonrasında öğrencisinin kuralları ve kendisinden beklenen tepkileri daha iyi anladığını, sınıftaki etkinliklere daha etkin katıldığını görmüstür. Bu deneyim Gray’e sosyal becerilerde yetersizlik gösteren bireyler için öykülerin etkili bir sekilde kullanılabileceğini göstermistir Feinberg, 2001.Sosyal öyküler, OSB tanısı bulunan bireylere sosyal durumları açıklamak, sosyal becerileri öğretmek ve çocukların karsılastıkları sosyal durumlara uygun tepkide bulunmalarını sağlamak amacıyla yazılır. Bu öyküler belli bir formatta, kurallı yazılan ve söz konusu beceri, olay ya da durumu nesnel olarak tanımlayan, kurgusal, kısa öykülerdir Barry ve Burlew, 2004; Gray, 1998; Gray ve Garand, 1993; Scattone, 2002; Wheeler, 2005. Gray ve Garand 1993 sosyal öykülerin özellikle OSB tanısı bulunan bireyler için ev ya da okuldaki rutinleri açıklamak, rutindeki değisikliklere uyumu kolaylastırmak, baskalarının davranıslarının nedenlerini açıklamak, yeni sosyal ve akademik beceriler öğretmek, doğum günü, gezi, yangın gibi özel olayları açıklamak ve bireyin basarılarının farkına varmasını sağlamak gibi farklı amaçlar için yazılabileceğini sosyal davranıs ve normlara iliskin kisisel mesajlar içeren bu öykülerde, bireyin karmasık bir sosyal durumda ya da ortamda nasıl davranması gerektiğine iliskin ipuçları sunularak birey yasadığı sosyal sorunu çözebilecek temel karakter olarak gösterilir Gray, 2002; Quirmbach, 2006; Wheeler, 2005. Bu bağlamda sosyal öykülerle, sosyal farkındalığın arttırılmasıyla sosyal algılamadaki olası eksiklik, yanlıslık ve yetersizliklerin azaltılması hedeflenir Delano, 2003. Sosyal öyküler ayrıca kim, ne, nerede, ne zaman ve niçin sorularına yanıt vererek olası karmasık öğretimsel etkilesimleri azaltır ve sosyal etkilesim için uygun ve gerekli bilgileri sunar Gray ve Garand, 1993; Quirmbach, 2006. Sosyal öykülerin bu özellikleri, tahmin edilebilir durumlarda daha uygun tepkide bulunan, rutinlerdeki değisikliklerde ve etkinlik geçislerindeki belirsizliklerde daha yoğun davranıs problemleri sergileyen OSB tanısı bulunan bireylerde uygulamanın etkililiğini arttırmaktadır. Ek olarak, OSB tanısı bulunan bireylerin görsel ipuçlarına daha duyarlı olması ve sosyallesmek için adım adım tanımlanan sosyal bilgilere daha fazla gereksinim duyması da uygulamanın bu bireylerde etkili olmasını sağlamaktadır Andrews, 2004; Graetz, 2003; Quirmbach, 2006; Scattone, 2002; Smith, 2001; Toplis ve Hadwin, 2006.Anne-babalar, öğretmenler, komsular, konusma terapistleri, doktorlar, büyükanne ve büyükbabalar, kardesler ve akranlar gibi çocukla etkilesimde bulunan ya da yasayan herkes tarafından yazılabileceği vurgulanan sosyal öyküler Reynhout ve Carter, 2007; bilgisayar destekli teknolojilerle Hagiwara ve Myles, 1999, video modelle Sansosti ve Powell-Smith, 2008 ya da müzik esliğinde Brownell, 2002 sunulabilen; yalnızca genel ya da özel eğitim sınıflarında değil, ev ortamında da kullanılabilen, OSB tanısı bulunan bireylerde etkili olduğu ortaya konmus uygulamalardan biridir Hagiwara ve Myles, 1999; Kuttler, Myles ve Carlson, 1998; Norris ve Dattilo, 1999; Rowe, 1999; Simpson, 1993; Swaggart ve arkadasları, 1995.Sosyal Öykülerin Yararları ve SınırlılıklarıSosyal öykülerin yararları a görsel uyaranlar içermesi Gray, 2002, b her öğrencinin bireysel özellikleri, gelisimi ve gereksinimleri doğrultusunda yazılması Gray, 2002, c bir kez yazıldıktan sonra tekrar tekrar sunulabilmesi Andrews, 2004, d akademik, sosyal ve uyumsal becerilerin öğretiminde ve davranıs problemleriyle basa çıkmada etkili olarak kullanılabilmesi Gray ve Garand, 1993, e tek bir sosyal öyküyle birden fazla becerinin öğretimine izin vermesi Washburn, 2006, f hem okullarda genel ve özel eğitim uzmanları tarafından hem de okul dısı ortamlarda anne-babalar, kardesler ve bakım sağlayıcılar ve uzmanlar tarafından kolayca kullanılabilmesi Delano ve Snell, 2006; Hagiwara ve Myles, 1999; Kuttler ve arkadasları, 1998; Norris ve Dattilo, 1999; Olçay-Gül, 2012; Swaggart ve arkadasları, 1995, g öğrenilen becerilerin öğretim sona erdikten sonra korunmasında, farklı ortam, kisi ve araç-gereçlere genellenmesinde etkili olması Croizer ve Tincani, 2006; Delano, 2003, Graetz, 2003; Keyworth, 2004; Olçay-Gül, 2012 ve h maliyet açısından verimli olması Quirmbach, 2006 olarak sıralanabilir. Sıralanan bu yararlar sosyal öykü kullanımının giderek yaygınlasmasında ve etkili sonuçlar elde edilmesinde önemli rol öykülerin sağladığı yararların yanı sıra sınırlılıkları da bulunmaktadır. Bu sınırlılıkların belli baslıları ise sosyal öykülerin a genellikle sınırda zekâ ya da hafif düzeyde zihinsel yetersizlik tanısı olan bireyler IQ 69 ve üzeri gibi yüksek islevli bireylerde etkili olması Gray, 2002 ve b okunulanı iyi düzeyde anlama becerisini sosyal öyküyü okuması beklenen katılımcılarda ise iyi düzeyde okuma becerisi gerektirmesidir Gray ve Garand, 1993; Wheeler, 2005.Sosyal Öykülerin Yazımı ve Cümle TürleriGray 2002, sosyal öykü yazmayı, ürünle sonuçlanan bir süreç olarak tanımlamakta; bu süreçte belli kurallara uyulması gerektiğini, bu kuralların sosyal öyküleri geleneksel beceri analizlerinden ve diğer görsel stratejilerden ayırdığını belirtmektedir. Sosyal öykülerin yazımında dikkat edilmesi gereken kurallardan en önemlisi öykülerdeki cümle türleri ve cümle türlerinin oranlarına iliskin kurallardır. Gray ve Garand 1993’e göre sosyal öyküler a betimleyici, b yansıtıcı, c yönlendirici ve d doğrulayıcı cümle olmak üzere dört çesit cümleden olusmaktadır. 1990’larda tanımlanan dört cümleye daha sonraki yıllarda Gray tarafından isbirlikçi cümle ve kontrol cümlesi olmak üzere iki cümle çesidi daha eklenmistir Carbo, 2005. Tablo 1’de sosyal öykülerin yazımında kullanılan cümle türleri tanımlanmıstır. Temel bir sosyal öyküde betimleyici, yansıtıcı, yönlendirici ve doğrulayıcı cümle türlerinin yer alması gerekmektedir. Cümle türleri kadar cümle türlerinin öykü içindeki oranı da sosyal öykü yazımında dikkat edilmesi gereken bir diğer kuraldır. Bir yönlendirici cümle için öyküde iki-bes betimleyici, yansıtıcı ve/veya doğrulayıcı cümlenin bulunması gerekmektedir Gray, 2000; Gray ve Garand, 1993; Spencer, Simpson ve Lynch, 2008. Temel bir sosyal öykünün içeriğine ek olarak öyküde kontrol cümlesi ve isbirlikçi cümle de yer alabilir. Kontrol ve isbirlikçi cümlenin yer aldığı bir öyküde ise, bir yönlendirici ya da kontrol cümlesi için iki-bes betimleyici, yansıtıcı, doğrulayıcı ya da isbirlikçi cümlenin bulunması gerekmektedir Gray, 2002. Son zamanlarda bu oranlamada bir uyarlamaya gidilmis, her iki ya da daha fazla betimleyici, yansıtıcı, doğrulayıcı ya da isbirlikçi cümle için öyküde bir tane yönlendirici cümle ya da kontrol cümlesinin yer alabileceği belirtilmistir Carbo, 2005.Sosyal öyküler parçalı ve tamamlanmıs olmak üzere iki sekilde yazılabilir. Parçalı sekilde yazılan öykülerde, öyküdeki cümlelerden herhangi birinin bir bölümü bos bırakılır. Bu bölümü bireyin doldurması beklenir Gray, 2002. Bu cümleler bireyin tahminde bulunma becerisinin gelismesine katkıda bulunur ve genellikle bilissel düzeyi iyi olan bireyler için kullanılabilir Carbo, 2005. Örneğin, “Yemeğimi yerken bana .......................... yardım eder.” Tamamlanmıs sekilde yazılan sosyal öykülerde ise, cümleler bosluk bırakılmadan, eksiksiz olarak yazılır Gray, 2002; Spencer ve arkadasları, 2008. Đkinci kullanıma “Yemeğimi yerken bana annem yardım eder.” ifadesi örnek olarak Öykü Yazma AsamalarıSosyal öykü yazmanın asamaları Gray 2002 tarafından sıralanan dört grupta toplanmıstır a hedef davranısı belirleme, b bilgi toplama, c öyküyü yazma, d öyküye uygun bir baslık koymadır. Hedef Davranısı Belirleme Sosyal öykü ile kazandırılması ya da ortadan kaldırılması hedeflenen durum Örneğin; paylasma, izin alma, sıraya girme, iletisim baslatma gibi sosyal beceriler ya da parmak emme, nesne fırlatma, çığlık atma gibi uygun olmayan davranıslar için hedef davranıs belirlenir. Hedef davranıs belirleme süreci herhangi bir davranıssal programa baslamadan önce izlenen hedef davranıs belirleme sürecinden farklılık göstermez. Hedef davranıs belirleme sürecinde gözlem, görüsme ya da islevsel bir davranıs değerlendirme ölçeği Toplama Hedef davranıs belirlendikten sonra, uygulamacı davranıs ve durum ile ilgili bilgi toplar. Durumun nerede ve ne zaman ortaya çıktığı, kimlerin bu süreçte yer aldığı, olayın nasıl ve neden gerçeklestiği ve nelerin olduğuna iliskin sorulara yanıt verebilecek bilgilerin toplanması gerekmektedir Quirmbach, 2006. Bireyin öğrenme tarzı, okuma yeteneği, dikkat süresi ve ilgileri gibi sosyal öykülerin amaca ulasmasında önemli yer tutan konularda da gerekli bilgiler toplanmalıdır Feinberg, 2001. Bu bilgiler anne-baba, kardes, uzman ya da mümkün olduğunda bizzat kisinin kendisi ile görüsülerek toplanabilir ya da gözlemler Yazma Sosyal öyküler bireyin öğrenme özellikleri, gereksinimleri, ilgileri ve yeterlilikleri doğrultusunda ortalama 5-10 cümle arasında yazılır. Öyküdeki toplam cümle sayısı ve cümlelerin sayfalara göre dağılımı kisilerin düzeylerine göre farklılık gösterebilir. Otizmden hafif düzeyde etkilenmis bir birey için yazılan bir sosyal öyküde bütün cümleler tek bir kâğıt üzerinde bulunabilirken, otizmden orta ve ileri düzeyde etkilenmis bir birey için her cümlenin ayrı bir sayfaya yazıldığı bir kitapçık hazırlanması gerekebilir. Her bir cümlenin ayrı bir sayfada sunulduğu sosyal öykülerin, bireye sunulan uyaran miktarını azalttığı ve öykünün anlasılırlığını arttırdığı ifade edilmektedir Andrew, 2004. Hazırlanan öykülerin bilgisayar ortamına aktarılarak ve resim, çizim, fotoğraf gibi görsel uyaranlar kullanılarak sunulması da mümkündür. Sosyal öykülerin yazımında dikkat edilmesi gereken özellikler Tablo 2’de sıralanmıstır Gray, 2002.Öyküye Uygun Bir Baslık Koyma Bir sosyal öykünün baslığı öykünün özünü ve içeriğini açıkça ortaya koymalıdır. Bazen herhangi bir davranısa –olumlu ya da olumsuz- yapılan atıflar bir sosyal öykünün baslığı olabileceği örn., “Merhaba demenin önemi” gibi bazen de öykünün yanıt vermek üzere yazıldığı bir soru örn., “Sabah kalkınca ne yaparız?” öykünün baslığı olabilir. Bir cümle ya da bir soru olarak baslık öyküdeki en önemli bilgiyi anımsatıcı ve açıklayıcı olmalıdır Feinberg, 2001; Gray ve Garand, 1993.Sosyal Öykünün UygulanmasıSosyal öykü sıralanan özellikler doğrultusunda yazıldıktan sonra uygulama sürecine geçilir. Gray 2002 sosyal öykülerin sıralanan üç asamada uygulanmasını önermektedir a sosyal öyküyü sunma, b sosyal öyküyü gözden geçirme ve c sosyal öyküyü Öyküyü Sunma Sosyal öyküler bireyin kendini rahat ve güvende hissettiği bir ortamda ve birey hedef davranısı sergileyebileceği ortama girmeden hemen önce sunulmalıdır. Sosyal öykü, birey üzüntülü ve sinirli iken ya da kötü ve can sıkıcı bir olay yasadıktan hemen sonra sunulmamalıdır. Ayrıca, sosyal öyküyü hatalı bir davranısın ardından ceza olarak sunmak da uygun değildir. Sosyal öykü çocuğa sunulacağı zaman dürüst olunmalı, bu sürecin planlı ve yapılandırılmıs olduğu “Bu öyküyü senin için yazdım.” ya da “Öğle yemeği ile ilgili bir öyküm var. Simdi bu öyküyü okumanın tam zamanı.” gibi ifadelere yer verilerek belirtilmeli ve ardından öykü sunulmalıdır. Gray 1995 sosyal öykülerin a okuma bireyin kendisi ya da çevresindeki bireylerin okuması, b sesli kaset ve c videokaset olmak üzere üç farklı biçimde sunulabileceğini belirtmistir. Sosyal öykü sunulduktan sonra ise, öykünün anlasılıp anlasılmadığını değerlendirmek için “ne, nerede, ne zaman, nasıl, neden, kim” gibi okuduğunu anlama sorularına yer verilmelidir Gray, 2002; Quirmbach, 2006; Scattone, Tingstrom, Wilczynski ve Rabian, 2006. Sekil 2’de sosyal öyküyü sunma akıs seması Öyküyü Gözden Geçirme Bu asama sosyal öykünün uygulanmasındaki en önemli asamadır. Bu asamada öykü uygulamacı tarafından bireye sunulduktan sonra, bireyin çevresindeki diğer kisilerden de öyküyü bireye sunarak gözden geçirmeleri ve öyküye iliskin aksaklıkları, eksiklikleri ya da yanlıslıkları belirlemeleri istenir. Böylece öykünün içeriğinde gerekli düzeltmeleri yapmak ve öykünün farklı durum, ortam ve kisilere genellenmesini sağlamak da mümkün olabilir Gray, 2002.Sosyal Öyküyü Siliklestirme Birey kendisinden beklenilen davranısı sosyal öykü okunmadan gerçeklestirinceye değin sosyal öykü siliklestirilerek sunulmaya devam edilir Andrews, 2004. Sosyal öyküyü siliklestirmek ve bireyin bağımsızlığını arttırmak için kullanılabilecek iki strateji vardır Gray, 2002. Birey bir davranıs ya da beceriyi sergilemeye basladıktan sonra sosyal öyküdeki yönlendirici cümleler öyküden çıkarılabilir ya da bu cümleler bosluklu, “........................” lı cümleler seklinde yazılabilir, bireyden bu cümleyi tamamlaması istenebilir. Ancak cümlelerin atılması ya da düzenlenmesi sırasında meydana gelecek değisiklikler OSB tanısı bulunan bireylerin yeniliklere açık olmamaları nedeniyle rahatsız edici olabilir. Bu gibi durumlarda öyküyü siliklestirmek için diğer strateji kullanılmalıdır. Diğer siliklestirme stratejisi ise, orijinal öyküde değisiklik yapmak yerine öykünün sunumu ile değerlendirme arasında geçen süreyi değistirmektir. Dolayısıyla, öykünün uygulanması için hazırlanan zaman çizelgesinde değisiklikler yapılabilir. Öykünün her gün değil haftada üç ya da dört kez okunması bu uygulamaya örnek olarak Olcay-Gül, S., Tekin-Iftar, E. 2012. Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Bireyler için Sosyal Öykülerin Kullanımı. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Özel Eğitim Dergisi, 132, 1-20.

hafif düzeyde otizm spektrum bozukluğu