Oruçtutunuz, sıhhat bulunuz! (Et-tergib ve'Terhib, 2:83) Sahura kalkmak berekettir. Bir yudum su içseniz bile onu terk etmeyiniz. Çünkü Allah sahura kalkanlara rahmet eder. (Müsned, 3:44 8Ocak 2021 Cuma günü camilerde Fatiha Suresi ile ilgili hutbe verilecek. Hutbenin ardından Fatiha Suresi'nin meali, tefsiri ve fazileti merak edildi. Peki Fatiha Suresi nedir, Arapça Allah hareket eden her canlı varlığı sudan yarattı. Onlardan bir kısmı karnı üzerinde sürünür, bir kısmı iki ayağı üstünde yürür, bir kısmı da dört ayağı üstünde yürür Allah ne dilerse onu yaratır. Şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir. Meal Karşılaştır Sûreye git Tefsiri Kasas / 68. Ayet İnsanVücudundaki Mucizeler. Diğer diller English German / Deutsch. İndir. 16. İsra17/85. [2*] Şâe (شاء) fiili, “bir şey yapmak” anlamındaki şey (شيء) mastarından türemiştir. Allah’ın yapması o şeyi var etmesi, insanın yapması da o şey için gereken çabayı göstermesidir (Müfredât). Allah, her şeyi bir ölçüye göre var eder ( Kamer 54/49, Ra’d 13/8 ). Fast Money. Allah GüzeldirAllah Güzeldir; Her Yaptığı ve Yarattığı da Güzeldir Allah'ın isim-sıfatlarından biri "muhsin" güzel yapıp edendir. Allah muhsin olduğu için her yarattığını güzel yaratmıştır. O, insanı da güzel, hatta en güzel biçimde yaratmıştır bkz. 32/Secde, 7; 40/Mü'min, 64; 64/Teğâbün, 3; 59/Haşr, 24; 95/Tîn, 4. İnsanın ürettiği tüm güzelliklerin gerçek sahibi ve yapıp edicisi Allah olup bu üretimde, insanın beynini, gönlünü, elini, dilini kullanmaktadır. Allah'tan daima güzellik zuhur eder. Kötü ve çirkin seyyie, insan nefsinin ürünüdür 4/Nisâ, 79. Allah, yaratıcıların en güzelidir 40/Mü'min, 14; 37/Sâffât, 125. Var ettiklerine en güzel boyayı vuran da Allah'tır 2/Bakara, 138. Allah, aynı zamanda hüküm verme bakımından da en güzel olandır 5/Mâide, 50. Rızkın en güzeli de Allah'tan gelir. O, rızık verme yönüyle de en güzeldir 65/Talâk, 1; 11/Hûd, 88; 22/Hacc, 58; 16/Nahl, 75. Sözün de en güzelini bir kitap halinde indiren O'dur, O'nun kelâmı da tüm güzellikleri içerir 39/Zümer, 23. Bu yüzden insana, indirilen sözün en güzeline uyması emredilir. İnsana inen sözlerin en güzeli Allah'ın sözüdür 39/Zümer, 55. Bu yüzden, güzel insanların bir niteliği, sözü dinleyip onun en güzeline uymaktır 39/Zümer, 18. En güzel din, güzellikler sergileyerek Allah'a teslim olanların dinidir 4/Nisâ, 125. Allah, fiil, söz ve hükmüyle en güzelin kaynağı olduğundan, en güzel isimler esmâu'l-hüsnâ da O'nundur 7/A'râf, 180; 20/Tâhâ, 8; 59/Haşr, 24. Kur'an'ın ideal insanı "muhsin" diye anılmaktadır. Kur'an'da 39 kez tekrarlanan "muhsin", güzel düşünüp güzel eylemler yapan kişi demektir. Muhsin, tamamına yakın yerde çoğul şekliyle kullanılmıştır. Bu da gösterir ki, güzellik üretimi toplumsal bir idrâk ve uğraş olmadan fazla gelişemez. Kur'an'ın kılavuzluğu, rahmeti ve öğüdü, muhsinler güzel düşünüp güzel şeyler üretenler içindir; Kur'an onlara hayır ve bereket getirir 31/Lokman, 3. Güzelle ilgisi kopuk, güzelliği hayatından silmiş kişiler ve toplumlar Kur'an'ın hidâyetini anlayamazlar ki ondan hayır ve bereket görsünler. Güzele düşmanlık sergileyenler ise Kur'an'ın rahmetinden nasipsizlikle kalmazlar, onun lânetine de uğrarlar. Leyl sûresi 6-9. âyetler, bu lânetlenmenin kanıtı olarak hayatın zorlaştırılmasını, kaosa itilmeyi göstermektedir. Kur'an, kendi bağlılarını "sözleri dinleyip onların en güzeline uyan insanlar" olarak tanıtmaktadır 39/Zümer, 18. Bu demektir ki, güzellikten uzak bir çağrı, adına ne denirse densin, hangi iddia ile ortaya sürülürse sürülsün, Allah'ın değer vereceği bir dâvet tüm iddiaları, inatları, ikiyüzlülükleri, sloganları aşan ölümsüz bir ilke getirmekte ve insanın dikkatini bu ilkeye çekmektedir "Güzel düşünmenin, güzellik üretmenin karşılığı güzellikten başkası olmayacaktır" 55/Rahmân, 60. Güzellik üretenlerin karşılıkları, diğer üretimlerden farklı olarak iltimaslı, fazla olarak verilecektir 10/Yûnus, 26. Güzelliğin hayatı kolaylaştırması, belki de o "fazlalar" yüzündendir. Çirkinliği güzelle değiştirme veya çirkinin ardından güzel sergileme, çirkinin sonuçlarını silip süpürür ki, bu da Allah'ın af ve bağışının bir uzantısıdır. Bu yüzden Kur'an, insanı sürekli olarak çirkini güzelle değiştirmeye çağırır 13/Ra'd, 22; 28/Kasas, 54; 11/Hûd, 113; 25/Furkan, 70; 27/Neml, 11. Çirkine güzelle karşılık verme yeteneği, en azılı düşmanı en samimi dost haline getirebilir 41/Fussılet, 34. Kehf sûresi, 104. âyeti, sınaat yönüyle üretilen güzelliğin gerçek bir güzellik olmadğını, sadece bunu üretenlere bir güzellik sanısı verdiğini belirtiyor. Âyeti iyi değerlendirmek için, kendinden önceki âyetle bağlantısını dikkate almak gerekiyor. Şöyle deniyor "De ki; size, yaptıkları işler bakımından en çok hüsrâna uğrayanları bildireyim mi? Bunlar o kimselerdir ki, dünya hayatındaki gayretleri boşa gitmiştir de buna rağmen onlar sınaat yoluyla güzellikler sergilediklerini sanırlar." 18/Kehf, 104. Bu âyetten yola çıkarak diyebiliriz ki, teknolojinin elinden beklenen bir güzellik, güzellik adına aldanıştan ibârettir. Esasen Kur'an insanın süslenip püslenen bazı çirkinlikleri güzellik gibi görebilen bir yapıya sahip olduğuna dikkat çeker. Ve bu, insanın sapma noktalarından biridir 35/Fâtır, 8; ayrıca bkz. 3/Âl-i İmrân, 120; 9/Tevbe, 50. Allah güzeldir, muhsindir. En büyük ihsan sahibi Allah olduğu için Kur'an'da ?Allah her şeyi güzel bir şekilde yarattı" 32/Secde, 7; ayrıca bkz. 40/Mü'min, 64; 64/Teğâbün, 3; 59/Haşr, 24 denilmektedir. Eğer insanlar hep güzel işler yaparlarsa, davranışlarını ?ihsân' üzere gösterirlerse, bunun karşılığı olarak ?ihsân' görürler, güzellikle muâmele edilirler 55/Rahmân, 60.Allah, ihsân sahibi olan, güzel davranışlarda bulunanları övmektedir ?Kim, din yönünden iyilik edici ihsân sahibi olarak yüzünü Allah'a teslim edip dosdoğru İbrahim dinine tâbi olan kimseden daha güzel olabilir? Allah, İbrahim'i dost edinmişti.? 4/Nisâ, 125. Allah, güzel işler sergileyen ihsân sahipleriyle beraberdir, onları sever, onları korur, onlara dünya ve âhirette iyilikler verir 2/Bakara, 195; 3/Âl-i İmrân, 134, 147; 5/Mâide, 13, 85, 93; 7/A'râf, 57; 9/Tevbe, 120; 29/Ankebût, 69 vd.. ?...Biz, muhsinlere güzellik sergileyen ve iyilik yapanlara ziyâde vereceğiz mükâfatı arttıracağız' dedik." 2/Bakara, 58?...İhsân edin her türlü hareket ve davranışınızı güzel ve dürüst yapın; Allah muhsinleri güzel iş yapanları sever.? 2/Bakara, 195?O takvâ sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için infak ederler harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da ihsân sahiplerini güzel davranışta bulunanları sever.? 3/Âl-i İmrân, 134?Allah'a ibâdet edin ve O'na hiçbir şeyi şirk/ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara ihsân edin/iyi davranın. Allah kendini beğenen ve daima böbürlenen kimseyi sevmez.? 4/Nisâ, 36"Öne geçen ilk muhâcirler ve ensâr ile onlara ihsânla/güzellikle tâbi olanlar var ya, işte Allah onlardan râzı olmuştur, onlar da Allah'tan râzı olmuşlardır. Allah onlara, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük kurtuluştur." 9/Tevbe, 100 ?İhsân edenlere/güzel amel işleyenlere daha güzel mükâfat cennet, bir de fazlası vardır. Onların yüzlerine ne bir toz kara leke bulaşır, ne de bir horluk gelir. İşte onlar cennet ehlidirler. Ve onlar orada ebedî kalacaklardır.? 10/Yûnus, 26?Sabırlı ol, çünkü Allah, ihsân sahibi muhsinlerin güzel iş yapanların mükâfatını zâyi etmez.? 11/Hûd, 115?Muhakkak ki Allah, adâleti, ihsânı güzel iş yapmayı, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder. Çirkin işleri, fenâlık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.?16/Nahl, 90?Eğer ihsân ederseniz güzel davranışlarda bulunursanız, kendinize ihsân etmiş olur; kötülük ederseniz yine kendinize etmiş olursunuz...? 17/İsrâ, 7?İman edip sâlih amel işleyenler bilmelidirler ki Biz, güzel işler yapanların ahsene amelâ ecrini zâyi etmeyiz. İşte onlara, içinden ırmaklar akan Adn cennetleri vardır...? 18/Kehf, 30-31"...Allah sana ihsân ettiği gibi, sen de insanlara ihsân güzellikler sergile..." 28/Kasas, 77?İnsanları Allah'a çağıran, sâlih/iyi ve güzel iş yapan ve ?ben müslümanlardanım' diyenden daha güzel sözlü kim olabilir? Hasene/güzellik, iyilik ile; seyyie/çirkinlik, kötülük bir olmaz. Sen, çirkinliği/kötülüğü en güzel olan şeyle uzaklaştır; o zaman bakarsın ki seninle arasında düşmanlık olan kimse, sanki sıcak bir dost oluvermiştir.? 41/Fussılet, 33-34 ?Biz insana, ana babasına ihsânı/güzel davranıp iyilik etmesini tavsiye ettik...? 46/Ahkaf, 15 Allah’ın ayetleri Ayet, sanıldığının aksine sadece Kur’an satırları değil Yüce Rabbimizin kâinat, beden ve Kur’an kitaplarında yazmış olduğu her bir cümle ve bizlere Hakk’ı işaret eden bütün incelik ve güzelliklerdir. İblis ve askerlerinin Allah’ın ayetlerini saklamak, değiştirmek ve yeni ayet üretmek girişimleri de sadece Kur’an’ın dokunulmazlığını hedef alan bir şey değildir. İblisler, Kur’an ayetlerinin daha vahiy safhasında yanlış anlaşılmasını sağlamak veya tümden engellemek için gayret sarf etmiş midir bilemeyiz ama başarılı olamadığı kesindir ve Kur’an vahyin tam karşılığı olarak, tam korunmuşluk ve tam hakikatle yüzyıllardır elimizde, gönlümüzdedir. Kur’an’ın Yüce Allah tarafından korunuyor olması ayetlerin değiştirilemeyeceği ve saklanamayacağı anlamı taşıdığından iblis ve askerlerinin ayetlerle ilgili gayretleri; şu zamanlarda gördüğümüz gibi, meal ve tercümelerde oynama, emirleri yumuşatma, kelimeleri farklı telaffuz ettirmeme, katı ve kesin Allah kurallarını medeniyet gereklerine uydurma şeklinde TAHRİFATA yönelmiştir. İblis’in asıl zaferi ise; kulların KUR’AN’I HİÇ OKUMAMASI VEYA OKUSA DA ANLAMADIĞI DİLLE OKUYARAK BİR ŞEY ANLAMAMASIDIR. Başını Arapça Kur’an’dan kaldırmayan nice beyinler bile manaya temas edemediği için Allah dini İslam yetim kalmakta ve İblis şen kahkahalar atarken, kasıtlı kulların bilgi ve yorumları ile yepyeni bir beşeri din ortaya çıkmaktadır. Hak dinden tamamen farklı bu beşeri din zinayı hoş gören, muta nikahı gibi gecelik dini fuhuş operasyonlarını caiz sayan, devlet eliyle kumar oynatmayı meşru sayan, cihadı terörden baret saymayı mazur gösteren, estetik, lüks ve israfı körükleyen, eşitliğe tamamen aykırı acayip bir dindir ve İslam’la alakası yoktur. İblis ve askerleri Kur’an ayetlerinin gölgesini bile değiştiremeyecekleri bildikleri için ayetlerle uğraşmaktan ziyade o ayetlerin kullarda yarattığı manayı değiştirmek azmindedir ve bunda yukarıda açıklanan düzenle kısmen de başarılı olmuştur. Allah dostlarının bu oyunlara gelmemesi, hak, hakikat ve güzelliğe ait olanların dışındaki her ifadenin, hayra hizmet etmeyen her bir kaidenin, akla ve vicdana sığmayan her bir sözün düzmece ve sonradan üretilmiş olduğunu anlaması, kamu yararı ve örflere aykırı pek çok şeyin sonradan dine sokulmuş olduğunu idrak etmesi gerekir. Meallerin 20 yıl önce hem de aynı insan tarafından yazılmış haliyle bugünkü halini karşılaştırdığınızda karşınıza çıkan tablo bunun ispatıdır. Sözgelimi daha önceki meallerde … şu halleri yapan kadınları dövün, sonraki meallerde hafifçe dövün, son meallerde ise incitmeden hafifçe vurun ama belli olmasın gibi acayip bir mana gidişatı vardır. Dahası zikir ile namazı, felah ile refahı, Müslüman ile mü’mini, takva ile imanı, alkol ile şarabı, cami ile mescidi, abdest ile temiz olmayı, bakmakla görmeyi, muhacirle ensarı, günah ile haramı aynı manada veya birbiri yerine kullanma gayretleri dine kökten zarar vermekte ve ilahi mesajın doğru anlaşılmasına engel olmaktadır. Kur’an ayetlerinin bu meal deformasyonuna engel olabilmenin yolu anlayarak, sürekli Kur’an okumak ve tek değil birkaç kaynak ile mukayese ederek okumak ve akla ve vicdana sığmayan şeylerde şüphe ederek derinlemesine araştırmaktır. İcmali imanın tüm iman edilecek hususlara iman ve tahkiki imanın araştırarak, doğru ve hak olduğuna ikna olarak iman etmek olduğu hatırlanırsa burada da olması gereken budur. Yani bilmem kim hocanın veya emekli vaizin mealini de okusanız akıl ve kalp süzgecinden geçirmeden mutlak itaat etmemek mecburiyetindesiniz. Bu işi resmi ve maaşlı din görevlisi durumundaki diyanetin yapması ve ilk meal durumundaki merhum Elmalılı Hamdi YAZIR’ın meal ve tefsirinin baş eser alınması hiç olmazsa bu ikisinin okunarak birlikte ele alınması gerekir ki iblisin meal oyunlarına düşülmesin. Bu arada modern Türkçeye uyarladık bahanesi ile deforme edilen meallere kanmamak için de iblisin ahdine vakıf olmak ve mümkünse mesela yirmi sene önceki mealleri içeren Kur’an okumak lazım gelir. Öte yandan Allah’ın insan bedeni ve kainat düzenindeki ayetlerini değiştirmek gayretindeki iblisler hakikatleri saklayarak Kur’an’ın yüzyıllar önce bilimsel gerçekleri açıkladığının bilinmemesini ister ve sırf kuru inat yüzünden gerçekleri değiştirirler. Yani tatlı ve tuzlu sulu iki denizin birleşmesi ama suların birbirine karışmaması, hayvanların konuşuyor ve tesbih ediyor olması, dağların yürümesi, zelzele olayının hakikati, dünyanın şekli, kâinatın dizilişi, gece ve gündüzün birer varlık oluşu, tüm gezegenlerin dünya hariç ! yörüngelerinde yüzüyor olması gibi hakikatlerin saklanması gayreti iblisin bir numaralı hedefidir ki kandırmakta olduğu Yahudi ve Hristiyan aleminden İslam’a toplu geçişler yaşanmasın ve İslam gönüllüleri hakikati göremesin ve Allah dini İslam yeryüzüne toptan egemen olamasın. Aksine iblis, kendi ahdine uygun olarak, Kur’an’dan habersiz olan Müslüman ve gayri müslimleri isyan ve inkar noktasında teşvik eder ve kandırır ki medeniyet, sosyal hayat, psikoloji, ekonomi, kapitalizm, sanayi yatırımı gibi güncel bahanelerle yapılan bu modern zulümler gerçekten dudak uçuklatan cinstendir. Kur’an’da bir kavmin helakına sebep olan eşcinselliği destekleyen, yalan ve iftirayı mazur gören, ölçüde tartıda hile yapmayı yasak etmeyen, azgın vaziyette yeryüzünde bozgunculuk yapanları cezalandırmayan, bedenleri sağlık dışı maksatlarla değiştirmeyi hedefleyen estetik ameliyatları körükleyen, kocasından başkası için süslenmeyi yasaklayan Kur’an hilafına pahalı ve seksi kokularla, hem de mahrem yerlerini açıkta bırakacak tarzda sokağa çıkan kadınları hoş gören bu yeni yaklaşımlar iblisin Kur’an, beden ve kainat ayetlerini değiştirmeyi hedef alan saldırılarıdır. Hakikat ve akibet elbet değişmez ve tüm bu yaşananlar sınavdır. İblisin mevcudiyetinin gayesi de muhakkak budur ve dilediği takdirde kötü ve kötüleri bir kelimesiyle yok edebilecek olan Allah, o iblis askerlerine yaşam hakkı tanımakla hem dünya sınavını gerçekleştirmekte hem hakikatin değerini ve imanlı kulların hidayetini daha çok artırmaktadır. Mü’minler daha binlerce örneklenebilecek bu saldırı ve tacizlerin farkına varmalı, oynanan oyunun İslamsızlaştırma olduğunu anlamalı ve yeryüzüne Allah’ın değil iblisin ahdinin egemen olmasına çalışan tüm kötülerin “iman cephesine” düşman olduğunu bilmesi gerekir. Oyun sinsi, tehlikeli ve çirkindir ki hak ve hakikate tamamen ters, zorlamadan uzak ve kandırmaca vasıflıdır ki sonra kimse ben zorlandım diyemeyecektir. Diyemeyecektir çünkü Kur’an ahir zamanda bunların yaşanacağını, iblisin çoğu insan hakkında kanısında haklı çıkacağını, imanlı çok az insan hariç şeytana kanılacağını bize on dört asır önceden bildirmiştir. Zaman, iman etmek ve Allah dini İslam’a geri dönmek zamanıdır. Böyleyken; cinsiyet değiştirenleri, hayvanları kısırlaştıranları, besinlerin dna ve genetiği ile oynayanları, klonlama ile meşgul olanları, karşıt madde arayışında olanları siz tasavvur edin. Allah’ın ayetleri Allah birdir vâhdâniyet ile ilgili ayetler İlâhınız bir tek Allah'tır. O'ndan başka ilâh yoktur. O, rahmândır, rahîmdir. Bakara 163 Allah, O'ndan başka tanrı yoktur; O, hayydir, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur. İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. O'na hiçbir şey gizli kalmaz. O'nun bildirdiklerinin dışında insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür. Bakara 255 Hayy ve kayyûm olan Allah'tan başka ilâh yoktur. Âl-i İmrân 2 Rahimlerde sizi dilediği gibi şekillendiren O'dur. O'ndan başka ilâh yoktur. O mutlak güç ve hikmet sahibidir. Âl-i İmrân 6 Allah, adaleti ayakta tutarak delilleriyle şu hususu açıklamıştır ki, kendisinden başka ilâh yoktur. Melekler ve ilim sahipleri de bunu ikrar etmişlerdir. Evet mutlak güç ve hikmet sahibi Allah'tan başka ilâh yoktur. Âl-i İmrân 18 Allah -ki ondan başka hiçbir tanrı yoktur- elbette sizi kıyamet günü toplayacaktır, bunda asla şüphe yoktur. Söz bakımından Allah'tan daha doğru kim vardır! Nisâ 87 Ey ehl-i kitap! Dininizde aşırı gitmeyin ve Allah hakkında, gerçekten başkasını söylemeyin. Meryem oğlu İsa Mesîh, ancak Allah'ın resûlüdür, o Allah'ın, Meryem'e ulaştırdığı kün Ol» kelimesinin eseridir, O'ndan bir ruhtur. O'nun tarafından gönderilmiş, yahut teyit edilmiş, yahut da Cebrail tarafından üfürülmüş bir ruhtur. Şu halde Allah'a ve peygamberlerine iman edin. Tanrı üçtür» demeyin, sizin için hayırlı olmak üzere bundan vazgeçin. Allah ancak bir tek Allah'tır. O, çocuğu olmaktan münezzehtir. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. Vekil olarak Allah yeter. Nisâ 171 De ki Hangi şey şahadetçe en büyüktür? De ki Hak peygamber olduğuma dair benimle sizin aranızda Allah şahittir. Bu Kur'an bana, kendisiyle sizi ve ulaştığı herkesi uyarmam için vahyolundu. Yoksa siz, Allah ile beraber başka tanrılar olduğuna şahitlik mi ediyorsunuz? De ki Ben buna şahitlik etmem.» O ancak bir tek Allah'tır, ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden kesinlikle uzağım» de. En'âm 19 İşte Rabbiniz Allah O'dur. O'ndan başka tanrı yoktur. O, her şeyin yaratıcısıdır. Öyle ise O'na kulluk edin, O her şeye vekildir güvenilip dayanılacak tek varlık O'dur. En'âm 102 Yahudiler Allah'ı bırakıp bilginlerini hahamlarını; hıristiyanlar da rahiplerini ve Meryem oğlu Mesîh'i İsa'yı rabler edindiler. Halbuki onlara ancak tek ilâha kulluk etmeleri emrolundu. O'ndan başka tanrı yoktur. O, bunların ortak koştukları şeylerden uzaktır. Tevbe 31 Eğer onlar size cevap veremiyorlarsa, bilin ki, o ancak Allah'ın ilmiyle indirilmiştir ve O'ndan başka tanrı yoktur. Artık siz müslüman oluyor musunuz? Hûd 14 Resûlüm! De ki Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?» De ki Allah'tır.» O halde de ki O'nu bırakıp da kendilerine fayda ya da zarar verme gücüne sahip olmayan dostlar mı edindiniz?» De ki Körle gören bir olur mu hiç? Ya da karanlıklarla aydınlık eşit olur mu?» Yoksa O'nun yarattığı gibi yaratan ortaklar buldular da bu yaratma onlarca birbirine benzer mi göründü? De ki Allah her şeyi yaratandır. Ve O, birdir, karşı durulamaz güç sahibidir. Ra'd 16 Ey Muhammed! Böylece seni, kendilerinden önce nice ümmetlerin gelip geçtiği bir ümmete gönderdik ki, sana vahyettiğimizi onlara okuyasın. Onlar Rahman'ı inkâr ediyorlar. De ki O benim Rabbimdir. O'ndan başka tanrı yoktur. Sadece O'na tevekkül ettim ve dönüş sadece O'nadır. Ra'd 30 İlâhınız bir tek Tanrı'dır. Fakat ahirete inanmayanlar var ya, onların kalpleri inkârcı, kendileri de böbürlenen kimselerdir. Nahl 22 Allah buyurdu ki İki tanrı edinmeyin! O ancak bir Tanrı'dır. O halde yalnız benden korkun! Nahl 51 De ki Eğer söyledikleri gibi Allah ile birlikte başka ilâhlar da bulunsaydı, o takdirde bu ilâhlar, Arş'ın sahibi olan Allah'a ulaşmak için çareler arayacaklardı. İsrâ 42 Allah, onların söyledikleri şeylerden münezzehtir; son derece yücedir ve uludur. İsrâ 43 Allah, kendisinden başka ilâh olmayandır. En güzel isimler O'na mahsustur. Tâhâ 8 Sizin ilâhınız, yalnızca, kendisinden başka ilâh olmayan Allah'tır. O'nun ilmi her şeyi kuşatmıştır. Tâhâ 98 Eğer yerde ve gökte Allah'tan başka tanrılar bulunsaydı, yer ve gök, bunların nizamı kesinlikle bozulup gitmişti. Demek ki Arş'ın Rabbi olan Allah, onların yakıştırdıkları sıfatlardan münezzehtir. Enbiyâ 22 Senden önce hiçbir resûl göndermedik ki ona Benden başka İlâh yoktur; şu halde bana kulluk edin» diye vahyetmiş olmayalım. Enbiyâ 25 Allah evlât edinmemiştir; O'nunla beraber hiçbir tanrı da yoktur. Aksi takdirde her tanrı kendi yarattığını sevk ve idare eder ve mutlaka onlardan biri diğerine galebe çalardı. Allah, onların müşriklerin yakıştırdıkları şeylerden münezzehtir. Mü'minûn 91 Mutlak hakim ve hak olan Allah, çok yücedir. O'ndan başka tanrı yoktur, O, yüce Arş'ın sahibidir. Mü'minûn 116 İşte O, Allah'tır. O'ndan başka tanrı yoktur. Önünde de, sonunda da hamd O'nundur, hüküm O'nundur. Ve ancak O'na döndürüleceksiniz. Kasas 70 Allah ile birlikte başka bir tanrıya tapıp yalvarma! O'ndan başka tanrı yoktur. O'nun zâtından başka her şey yok olacaktır. Hüküm O'nundur ve siz ancak O'na döndürüleceksiniz. Kasas 88 Ey insanlar! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın; Allah'tan başka size gökten ve yerden rızık verecek bir yaratıcı var mı? O'ndan başka tanrı yoktur. Nasıl oluyor da tevhidden küfre çevriliyorsunuz! Fâtır 3 Saf saf dizilmişlere, toplayıp sürenlere, zikir okuyanlara yemin ederim ki, ilâhınız birdir. Sâffât 1 O, hem göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbi, hem de doğuların Rabbidir. Sâffât 5 Resûlüm! De ki Ben sadece bir uyarıcıyım. Tek ve kahhâr olan Allah'tan başka bir tanrı yoktur. Sâd 65 Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbi olan Allah üstündür, çok bağışlayıcıdır. Sâd 66 Eğer Allah bir evlât edinmek isteseydi, elbette yarattıklarından dilediğini seçerdi. O yücedir. O, tek ve kahhâr olan Allah'tır. Zümer 4 Allah sizi bir tek nefisten Âdem'den yarattı, sonra ondan da eşini yarattı. Sizin için hayvanlardan sekiz eş meydana getirdi. Sizi de annelerinizin karınlarında üç katlı karanlık içinde çeşitli safhalardan geçirerek yaratıyor. İşte bu yaratıcı, Rabbiniz Allah'tır. Mülk O'nundur. O'ndan başka tanrı yoktur. Öyleyken nasıl oluyor da O'na kulluktan çevriliyorsunuz? Zümer 6 Bu Kitap mutlak galip, hakkıyla bilen, günahı bağışlayan, tevbeyi kabul eden, azabı çetin, lütuf sahibi Allah tarafından indirilmiştir. O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur, dönüş ancak O'nadır. Mü'min 2 O gün onlar kabirlerinden meydana çıkarlar. Onların hiçbir şeyi Allah'a gizli kalmaz. Bugün hükümranlık kimindir? Kahhâr olan tek Allah'ındır. Mü'min 16 İşte O, her şeyin yaratıcısı olan Rabbiniz Allah'dır. O'ndan başka tanrı yoktur. O halde nasıl olup da döndürülüyorsunuz! Mü'min 62 O daima diridir; O'ndan başka hiçbir tanrı yoktur. O halde dinde ihlâslı ve samimi kişiler olarak O'na dua edin. Her türlü övgü âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur. Mü'min 65 De ki Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Bana ilâhınızın bir tek İlâh olduğu vahy olunuyor. Artık O'na yönelin, O'ndan mağfiret dileyin. Ortak koşanların vay haline! Fussilet 6 Gökteki İlâh da, yerdeki İlâh da O'dur. O, hakîmdir, her şeyi bilendir. Zuhruf 84 O'ndan başka ilâh yoktur. Her şeyi O diriltir ve öldürür. Sizin de Rabbiniz, önceki atalarınızın da Rabbidir. Duhân 8 O, öyle Allah'tır ki, O'ndan başka tanrı yoktur. Görülmeyeni ve görüleni bilendir. O, esirgeyendir, bağışlayandır. Haşr 22 O, öyle Allah'tır ki, kendisinden başka hiçbir tanrı yoktur. O, mülkün sahibidir, eksiklikten münezzehtir, selâmet verendir, emniyete kavuşturandır, gözetip koruyandır, üsündür, istediğini zorla yaptıran, büyüklükte eşi olmayandır. Allah, müşriklerin ortak koştukları şeylerden münezzehtir. Haşr 23 Allah; O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Müminler yalnız Allah'a dayanıp güvensinler. Tegâbün 13 O, doğunun da batının da Rabbidir. O'ndan başka ilâh yoktur. Öyleyse yalnız O'nun himayesine sığın. Müzzemmil 9 De ki O, Allah birdir. Allah sameddir. O, doğurmamış ve doğmamıştır. Onun hiçbir dengi yoktur. İhlâs 1 Data pager 12 Âl-i İmrân suresi 190. ayet Âl-i İmrân suresi 191. ayet Rûm suresi 22. ayet Fâtır suresi 28. ayet Fussilet suresi 37. ayet Fussilet suresi 53. ayet Zâriyât suresi 20. ayet Zâriyât suresi 21. ayet Târık suresi 5. ayet Târık suresi 6. ayet Burada listelenmiş ayetler mutlaka suredeki anlam bütünlüğü gözetilerek değerlendirmelidir. Evrende, insan vücudundan gökyüzüne, hayvanlardan denizlerin derinliklerine kadar tüm varlıklarda ve olaylarda, son derece kompleks sistemler ve sayısız hassas dengeler vardır. Düşünen ve aklını kullanabilen her insan, bu olağanüstü harikalıklar içeren sistemleri, mükemmel dengeleri sonsuz güç ve akıl sahibi olan Rabbimiz'in yarattığını anlar. Bunların tümü Allah'ın üstün yaratışının delillerini gösteren birer "iman hakikati"dir. Kişiyi imana yaklaştıran ve imanının artmasına vesile olan gerçekler, Yaratılış mucizeleridir. Bu deliller üzerinde derin tefekkür eden her vicdanlı insan, Allah'ın varlığını ve büyüklüğünü açıkça görerek iman edecektir. İman edenler ise iman hakikatleri sayesinde Allah'ı daha yakından tanıyacak, O'na duydukları iman, sevgi ve korku daha da artacaktır. Allah, Kuran'daki birçok ayetinde yarattığı şeyler üzerinde düşünerek bunlardan öğüt ve ibret almamızı ister. Çevremizdeki canlı cansız tüm varlıklar bizim Allah'ın üstün yaratma gücünü, sanatını, ilmini derin derin tefekkür etmemiz için yaratılmışlardır. Ayette de belirtildiği gibi bunların hiçbiri boşuna yaratılmamıştır. Bunları önemsemeden geçmek ve düşünmemek, Allah'ın ayetlerinden yüz çevirmek anlamına gelir ki, müminin böyle bir tavırdan şiddetle kaçınması gerekir. Nitekim Kuran'ın çeşitli yerlerinde, Allah'ın ayetlerinden ve yaratılışın delillerinden yüz çevirenlerin, inkarcılar olduğu derinleşmesinde, yakininin parlamasında, Allah’ın muhteşem yaratması üzerinde sürekli düşünmenin önemi pek çok ayette vurgulanmaktadır. Bir ayette örneğin, müminlerin göklerin ve yerin yaratılışı hakkında uzun uzun düşündüklerinden bahsedilmektedirŞüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardarda gelişinde temiz akıl sahipleri için gerçekten ayetler deliller vardır. Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. Ve derler ki "Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru." Al-i İmran Suresi, 190-191Yapılması gereken uzun uzun, derin ve kapsamlı bir şekilde Allah'ın yarattıkları hakkında düşünmek, yaratılıştaki hikmet ve incelikleri tespit etmek, böylelikle Allah'ın sonsuz ilmine, kudretine ve sanatına şahit olmaktır. Bunu yaparken kullanılabilecek yöntemlerden biri ise, çevremizdeki varlıklar, olaylar üzerinde sorgulama ve kıyas yöntemi kullanmaktır. Allah bir ayetinde, bu düşünce sisteminin bir örneğini bize şöyle öğretirŞimdi siz, içmekte olduğunuz suyu gördünüz mü?Onu sizler mi buluttan indiriyorsunuz, yoksa indiren Biz miyiz? Eğer dilemiş olsaydık onu tuzlu kılardık; şükretmeniz gerekmez mi? Vakıa Suresi, 68-70Su, Dünya'nın dört bir yanını kaplayan, hemen her zaman kolayca ulaşabildiğimiz bir nimettir. İnsanların büyük bir çoğunluğu da hayatları boyunca her gün içtikleri su hakkında belki bir kez bile düşünmemişlerdir. Suyun varlığını ve bizim ihtiyaçlarımıza uygun şekilde olmasını, çok doğal, sıradan, üzerinde düşünmeyi gerektirmeyen bir olgu olarak görmüştür. Oysa yukarıdaki ayetlerde bildirildiği gibi eğer Allah dileseydi, suyun fiziksel ve kimyasal özellikleri daha farklı olurdu veya Dünya'nın atmosfer yapısı veya ısısı daha farklı olurdu. O zaman "bulut" diye bir şey olmazdı ve bulut olmadığı durumda da yeryüzünde tatlı su kaynakları var olamazdı. Bize sadece denizlerin tuzlu suyu kalırdı ki, böyle bir dünyada insanlık ya hiç yaşam sürdüremez veya çok zor koşullar altında, daimi bir su krizi içinde yaşardı. Tatlı su olmadığı için tarım da yapılamaz, tüm dünya çölleşir ve dolayısıyla kıtlık başgösterirdi. Oysa Allah bize tatlı su kaynakları vermiş, hem de bunları dünyanın hemen her bölgesine ulaştırmıştır. Bu gerçek karşısında elbette Allah'a şükretmemiz gerekir. Sıkıp suyu çıkaran bulutlardan 'bardaktan boşanırcasına su' indirdik. Bununla taneler ve bitkiler bitirip-çıkaralım diye. Ve birbirine sarmaş-dolaş bahçeleri de. Nebe Suresi, 14-16Ancak görüldüğü gibi, bu şükrü samimi olarak hissedip yapabilmek için, öncelikle suyun başlı başına bir nimet olduğunun farkına varmak gerekmektedir ki, bu da "düşünmeye" bağlıdır. Kuşkusuz su için verdiğimiz bu örnek, çevremizdeki tüm doğal varlıklar, canlılar ve olaylar için de geçerlidir. Hepsi bize Allah'tan bir nimettir, ama bunu görebilmek için öncelikle düşünmek, "eğer daha farklı olsa ne olurdu" diye bakıp kıyas yapmak, Allah'ın herşey üzerinde ne kadar hassas ölçüler yarattığını kavramak gerekmektedir. Bir başka ayette, tabiat olayları üzerinde düşünmenin, bunlar üzerinde "akıl kullanmanın" önemi bir kez daha şöyle açıklanırGece ile gündüzün ardarda gelişinde, Allah'ın gökten rızık indirip ölümünden sonra yeryüzünü diriltmesinde ve rüzgarları yönetmesinde aklını kullanan bir kavim için ayetler vardır. Casiye Suresi, 5Ayette geçen "aklını kullanan" kimseler müminlerdir. Çünkü akıl, ancak iman ile kazanılan bir üstünlüktür; inkar edenler ise akıl gibi bir meziyetten yoksun oldukları için Allah'ın ayetlerini fark etmezler, etraflarındaki sayısız delili görmeden geçerler. Nitekim, göklerdeki ve yerdeki sayısız ayeti görmezden gelmek ve bunların farkında değilmiş gibi davranmak Kuran'da bir müşrik özelliği olarak tarif edilmektedirGöklerde ve yerde nice ayetler vardır ki, üzerinden geçerler de, ona sırtlarını dönüp giderler. Onların çoğu Allah'a iman etmezler de ancak şirk katıp-dururlar. Yusuf Suresi, 105-106Akıl sahibi her insan etrafına baktığında bir olağanüstülük olduğunu ve herşeyin bir yaratıcısının olduğunu hemen anlar. Bir böcek, örneğin bir yusufçuk görünce onu bir yaratanın olduğunu bilir. Bu canlı hakkında öğrenilecek detaylı bilgiler üzerinde düşünmek ise imanı ve şevki artıracak birer vesiledir. Az önce verdiğimiz su örneğini hatırlayalım. Suyun hayatımız için önemini biliriz. Ancak suyla ilgili temel fiziksel, kimyasal ve coğrafi bilgilere sahip olduğumuzda suyun hayatımız için önemini daha iyi anlarız. Suyun özelliklerini daha detaylı olarak incelediğimizde ise, suyun donmasından, genleşmesine, akışkanlık değerinden kimyasal özelliklerine kadar insan yaşamı için olabilecek en uygun ölçüyle yaratıldığını daha açık şekilde görürüz. Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Harun Yahya, Evrenin Yaratılışı, 1999 Bu da tefekkürde derinleşmemize ve şükrümüzün artmasına vesile olur. Yağmur damlalarının şekli de özel bir tasarım son derece kısıtlı bilgiye sahip küçük bir çocuk da, senelerce eğitim görmüş çok bilgili bir profesör de, vicdan ve samimiyetle yaklaştığında Allah'ın ayetlerini rahatlıkla görüp tanır. Ancak insanın çevresinde görmediği varlıkları tefekkür edebilmesi için elbette ki kapsamlı bir bilgiye ihtiyacı vardır. Veya çevresinde gördüğü bir şey de olsa, onu daha derinlemesine tefekkür edebilmesi için yine onun detaylarını öğrenmesi gerekir. Aksi takdirde yaptığı tefekkür belirli bir sınırda kalacak, hatta kimi zaman yüzeysel olacaktır. Örneğin uzaydaki sistemler hakkında hiçbir bilgisi olmadan göğe bakıp tefekkür eden bir insan ile astronomi bilgisi kuvvetli olan bir insanın tefekkürü muhakkak ki birbirinden farklı olacaktır. Ya da insan vücudu, fizyolojisi ve anatomisi hakkında geniş bilgi sahibi olan bir kimsenin, insanın yaratılışındaki incelikleri, mucizeleri ve harikalıkları fark etmesi, bu konuda bilgisi olmayan bir kimseye göre çok daha derin ve yoğun olacaktır. Nitekim Allah, bilgi sahiplerinin akletme ve kavrama bakımından bilmeyenlerden üstün olduğuna ayetlerinde dikkat çekmektedirİşte bu örnekler; biz bunları insanlara vermekteyiz. Ancak alimlerden başkası bunlara akıl erdirmez. Ankebut Suresi, 43Göklerin ve yerin yaratılması ile dillerinizin ve renklerinizin ayrı olması, O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, alimler için gerçekten ayetler vardır. Rum Suresi, 22Yoksa o, gece saatinde kalkıp da secde ederek ve kıyama durarak gönülden itaat ibadet eden, ahiretten sakınan ve Rabbinin rahmetini umud eden gibi midir? De ki "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Şüphesiz, temiz akıl sahipleri öğüt alıp-düşünürler." Zümer Suresi, 9Ancak şunu tekrar hatırlatmak gerekir ki, salt "bilgi", onu yorumlayacak akıl, vicdan ve basiret olmadıktan sonra insanı doğruya götürmez. Ancak samimi ve vicdanlı bir insanın sahip olduğu detaylı bilgiler, onun Allah'ı daha iyi tanıması ve O'na yakınlaşması için önemlidir. İşte bu nedenle bugün bilim ve teknolojideki ilerlemelerin de Allah'ın yaratmasındaki ilmi, hikmeti, sanatı ve inceliği daha yakından görüp tanımada büyük faydası olmaktadır. Günümüzde tıp, biyoloji, astronomi gibi bilim dalları sayesinde Allah'ın yaratışındaki mucizeler ve kompleks tasarımlar daha net ve ayrıntılı biçimde ortaya çıkmıştır. Bu bilgileri öğrenip, Allah'ın yarattığı hikmetler ve güzellikler olarak değerlendiren insanların, Allah'ın sonsuz kudretine olan hayranlıkları katlanarak artmaktadır.

allah ın yarattığı güzellikler ile ilgili ayetler